Çarşamba, Aralık 12, 2007

kızımız büyümüş




gerçekten de büyümüş bu edepsiz kız. canım benim, üst katta olduğum halde seni özledim zuzum. hiç ayrı kalamıyoruz kızımla. annesinin herşeyi...

Cuma, Ekim 26, 2007

zuzumuz






babasının güzeliii...
resimlerle idare edin şimdilik...



Çarşamba, Ekim 17, 2007

yolculuğun sonu...hoşgeldin zuzum






9 aylık uzun yolculuğunun sonuna geldin nihayet boncuğum. bunu sana doğduğun anda yazmayı çok isterdim ama mümkün olmadı. buna bile ancak zaman ayırabildim, umarım sonunu getirebilirim.


herşey şöyle başladı; 1 ekim günü doktor randevumuza gittik babanla. 9,30'da olan randevumuza biraz erken varmıştık ve doktor bizi erken aldı muayeneye. herşey yolundaydı. 11 ekime kadar gelmezse dedi doktor o gün 8:45'te burada olun, bebeğin kalp atışlarını kontrol edicez. bu arada bağırsaklarım acayip bozuk, sürekli tuvaletteyim. doğum başlamadan evvel bazı vücutlar hazırlık olarak bağırsakları boşaltmak üzere böyle bir girişimde bulunurlarmış. ben bağırsaklarım bozulunca bugün yarın gelirsin diye düşünüyordum yani. herneyse, 2950 gr dedi doktor senin kilonu ve eve yolladı bizi. ben direk teyzenlere çıktım, daha çok erkendi çünkü. biraz oturduk, bağırsak antiseptiği içtim. sonra durduğum yerde altıma kaçırdım. teyzene söyledim, gülmekten ölüyoruz, benle dalga geçti hatta. bu kaçırma hastanede tuvalette de olmuştu ama ishalden anlayamamıştım. ben aşağı inip üzerimi değiştireyim dedim, gülerek indim. tuvalete gittim ve altıma kaçırmadığımı farkettim. suyum geliyordu, istemsizce. hemen doktorumu aradım ve gel bakalım dedi. pi'yi arayıp babam hazırlansın, galiba başladı dedim. bu sırada feyzi salonda uyuyordu. suyu duyunca dikildi, noluyo ne suyu diyerek. çok hoştu herşey, yukarıdan ayak sesleri geliyor acele acele giyiniyorlar, bir koşuşturmaca. sakin olan tek kişi benim. kendimi bir süredir çok iyi konsantre etmiştim doğrusu. başladığında soğukkanlı olucam, sıkılmıycam, sakin bir şekilde bekliycem diye. çünkü panik yaparsam sancılara hiç dayanamayacağımı düşünüyordum. doğru da düşünmüşüm. hemen eşyaları aldık, arabaya indik, annem ve babamla. sessiz bir yolculuktu. herkes endişeli. babacım o kadar gergin olmasına rağmen belli etmemeye çalışıyor, ellerimi tutup öpüyor, kaymak kızım mdiye seviyor. annemse her zamanki gibi duygularını belli etmekten hiç kaçınmıyor, gerginliği her halinden belli, ne dense ters anlıyor. biz gidene kadar emre hemen hastanede olmuştu. o kadar heyecanlıydı ki zavallım. düşündükçe bile suratımda gülücükler oluşuyor. suratı al al. doğumhanenin kapısında bekledik önce, herkes kurbanlık koyun gibi. ebe beni içeri aldı ve muayane etti. biraz açılma vardı. yukarı odaya çıktık. ameliyat kıyafetimi giydirdiler. serum takıldı. ve sancılarım başladı. hastaneye geldiğimizde saat 11'e çeyrek vardı. bu arada eve giderken kad teyzen aramıştı, eve dönüyoruz herşey yolunda demiştim. hastaneye geri dönerken de kartal teyzen aradı ona doğuma gidiyorum diyince herkes şok tabi. ciciannen de tesadüfen bana mesaj atmıştı, onun da öyle haberi oldu. sancılarım artmaya başlamıştı. sırtüstü yattığım için daha da baskı hissediyordum ve çok rahatsızdı. bu sırada NST senin kalp atışlarını dinlemek için karnıma takılıydı ve acayip y ükses bir sesle kalp atışını duyuyorduk. sancım bir gelip bir gidiyordu. annem telefonda soranlara ağrısı var sancısı başlamadı diyordu, sinirimden ölüyordum. sancı başlamıştı çoktan, kadın bana inanmıyordu. 20 saniye sancım sürüyordu, bir o kadar da geçiyordu. annem ben kıvrandıkça ağlıyordu, ben de annem diye kıvranıyordum. annelik böyle birşey işte. neyse benim sancım geldikçe yanımdakiler azalmaya başladı, demek o kadar kötü görünüyordum ki. emrenin ellerini çok sıktığımı biliyorum, bu sırada da ağzımda oksijen maskesi. bir ara baktım ne banu kalmış odada ne emre. az sonra annem de yoktu. doktorum geldi ve muayene edip, hadi hadi, doğum başlamış çabuk aşağıya dedi. o da şaşırmıştı. tekerlekli sandalyeye bindim ve asansöre bindik, emre de yanımda, ellerimi tutuyor. doğumhaneye girerken aşkımın bakışını hiç unutmam, elini öptüm canımın öyle girdim. içerisi bir acayip tabi. insan tırsıyor. ama kurtulmak için katlanılıyor. doktor ve ebe beni yüreklendirmek için birçok şey söylediler. ilk ıkınmamda gelemedin annecim, ikincide geldiğini hissettim ve bir de baktım ki kocaman ağızlı bir kız bağırıyor ciyak ciyak. kucağıma getirdi hemşire seni. bir yabancı vardı kucağımda, tırnakları kanlı, gözümün önünde.doktor; - çok başarılıydın tebrik ederim, çok kolay doğurdun dedi, ebe oradan benim sayemde gibi birşey söyledi, doktor da; - hiç alakası yok, hasta çok başarılıydı diyerek ebeyi bozdu. dikişin de yok aferin dediğini hatırlıyorum. sonra küçük dilişler attı. 3 tane. sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyumuşum. odaya geldiğimde herkes beni bekliyordu, sen de. yatağıma götürüp yatırdılar ve kucağıma seni verdiler. seni emzirdim. hala da emziriyorummm:)) canımın içi o görüntülerin hepsini izleyeceksin inşallah. çok tatlı bir boncuksun sen. bizim boncuk kızımız, zuzumuz. beni üzmedin hiç, 2 saatte doğdun. 1 ekim pazartesi, saat 12:45. doktor ertesi gün bile helal olsun, ne çabuk doğurdun diyordu. hep şükrettim, çok güzel bir kızım olduğu için, çok kolay doğduğun için. baban ve ben sana bayılıyoruz, ve evdeki herkes. çok boncuk bir kızsın annecim, çok tatlısın. benim güzel kokulumsun...

Cuma, Eylül 14, 2007

2500 gr



eveet, sanırım uzun bir süre yazamayacağım. pazartesi bilgisayarı teslim ediyorum ve evdekinden de pek ümidim yok. izne ayrıldığım süre zarfında bol bol hazırlık yaptım. kızımın cicilerini yıkadım, ütüledim, özenle yerleştirdim. meğer ne kadar çok kıyafeti varmış. odasını düzenledik. hastane valizimi hazırladık. bu sırada gecelik ve pijama bulmak için bayağı uğraştık. huyum kurusun, beğenmediğim şeyi alamıyorum, gezip duruyorum. ama sonunda buldum, içime sinerek de aldım. kocaman bir valiz oldu. tadeşimi üst katıma yerleştirdik. en güzeli de buydu. şimdi komşuculuk oynuyoruz. artık kızımızın hiçbir eksiği kalmadı, tek eksik kendisi. bezi bile vaaarrr.bu arada gecelerim geçmek bilmiyor, deliksiz uyku hayal oldu. dün gece en az 10 kez tuvalete kalktım. kızım ilk oyuncağıyla doya doya oynuyor, MESANEM. bir de mideme kadar çıkıyor sanki ve nefesim daralıyor. sabır...yat kalk uyku kalmıyor tabi, insan başlıyor düşünmeye, nasıl olacak bu doğum diye.

bugün doktora gittik, kızımız 2530 gr olmuş, ben de 77 kg. bu durumda 11 kilo almış bulunuyorum, hayırlı olsuuunn. kızımızın kilosunu çok merak ediyorduk, daha doğrusu çok kilo alır da normal doğum yapamam diye korkuyordum, kilosu normal çıktı. yine her zamanki gibi suratını çevirdi. burnu çok büyük geldi bize. kime çekmiş acabaa :))
doktorum bugün yine bana iyi geldi, doğrusu geceden beri çok gergindim, kafamda soru işaretleri vardı. 4 kiloya kadar rahat rahat doğurursun, bizler nasıl doğmuşuz, ben normal doğumu öneriyorum dedi. sen de çok hoş bir hanımsın ama kocan çok yakışıklıymış, dikkatli ol, kilolarını hemen ver dedi. muhabbet adam. herşey yolunda çok şükür. leğen kemiklerim yavaş yavaş açılacağı için biraz ağrım olabilirmiş, paytak yürüyebilirmişim.
vee gelelim resimlere; ilk resim kızımın çikolataları. ben hazırladımmm. yaaa. çikolata ve sepet süslemesi bana ait, güzel olmuş herkes kabul etsin. gelirseniz yersiniz :)) diğer resim de kızımın teyzelerinin aldığı cicileri. kad ve sü teyzeleri çoook tatlı bir elbiseyle, annemin bayıldığı pembe montunu almışlar. inşallah ağız tadıyla giyeriz.

Pazartesi, Eylül 10, 2007

ilgililerin isteği üzerine...



yazı yazmak zor geldi, şimdilik sadece resim. idare edin şekerler...

Pazartesi, Ağustos 27, 2007

gidiyoruz...

bugün son, biraz sonraa :)) bu kapıdan son kez çıkıp yineee kendimiii vuracağıımm yollaraa....
evet kuzum, bugün son günümüz burada. annenin araba kullanma yasağı bugün başlıyor ve araba olmadan gidiş geşil çok zor olacağı için bugün iznini başlatıyor. her ne kadar buradan hep şikayet de etsek, memnun olmasak da, yıllardır çalıştığım, alıştığım yer. yerden öte etrafımdakiler var, senelerdir birarada olduğum, acı tatlı bir sürü şeyi paylaştığım. çok zor gerçekten de. sabah arabada ağladım biraz. bütün yol boyunca düşündüm. hayatımda yeni bir sayfa açılıyor, hayatımızda. sanki buraya döndüğümde (tabi dönebilirsek) hiçbirşey eskisi gibi olmayacak, bu beni çok tedirgin ediyor. herşey bozulacak gibi. umarım hamilelik psikolojisidir. araya mesafe girince anlaşılır dostlukların sağlamlığı. öyle olduğuna eminim bizim dostluklarımızın, hiç şüphem yok. bakalım hayat neler yaşatacak bizlere.
bu akşam da göksular geliyor bebeğim, kuzenin. evimiz epey kalabalık olacak, sakın beni sıkma olur mu. sana neler neler alıcak annen bu haftadan sonra, bayılacaksın. bu haftayı hayırlısıyla atlatalım da.
bugün son...

Perşembe, Ağustos 23, 2007

içimden geldi

eski parçaları dinliyorum, alanis morisette, cranberries... içim bir tuhaf oldu. sen de hissettin bunu bence, hareketlerinden belli. ne tuhaftır ki benim içimdekini benden başka hisseden biri var. ode to my family. okul zamanlarım geldi aklıma; ali, seyit ve levent'le bahçede yatıp müzik dinlediğimiz günler gözümün önünde. mevsim bahar ve herkes kendini dışarı atmış. bahçe çok güzel. üzerimde salaş yeşil badylerimden var, palaspandırasım. sırtüstü yatmışız ve gökyüzünü izliyoruz. ne güzel günlerdi, çok mutluyduk birlikte, çok eğlenirdik. bu kaset bana hep çok güzel şeyler hatırlatır. geçmişe dönmek istiyorum dinlerken. okula giderken kulağımdaa walkman, ne huzurla giderdim. arkadaşlarımdan ayrıldığımda, yani okul bitip ünye'ye döndüğümde içim çok acımıştı. kalbimde onun acısını uzun süre hissettim. kaç yıllık yaşantım bitmişti, düzenim, alışkanlıklarım. kendime ait olan yaşantım. hele ortaklarımı göremeyecek olmak çok üzüyordu. ama insan herşeye alışıyor be güzelim. alışmazsa yaşayamaz zaten. alanis morisette çalıyor şimdi de. ahhh ne desem bilmem ki. ünye'de sabah erkenden kalkıp çamlığa doğru yürüyüşe çıkardım. kulağımda ne var, tabi ki vefakar walkmanım. temiz mis gibi bir hava, parıl parıl bir güneş, deniz alabildiğine benim, uçsuz, massmavi ve dümdüz. üzerindeki güneş ışınları bile gözümün önünde. feneraltına inip kocaman bir kayanın üzerine otururdum. manzaraya karşı bir sigara yakardım. düşünürken içim çok acayip oluyor. seneler ne kadar çabuk geçiyor. yaşadıklarımı o kadar yoğun yaşamışım ki hatırladığım zaman o ana dönüp aynı hisleri tekrar yaşıyorum. hiç eksiksiz. özellikle müziklerle bu dönüşü çok yaşarım. her anın bir müziği var hemen hemen benim için. bu genellikle çok güzel birşey ama bazen kötü şeyleri hatırlatan müzikler de oluyor, hayat hep iyi şeylerle dolu değil. şimdi de when harry met sally (dikkat annenin en sevdiği film) filminin müziği çalıyor. dersanedeyken izlemiştim, yani fi tarihinde :)) çook sevmiştim ve hep tekrar yayınlasalar diye beklemiştim. oradaki gibi dostluktan doğan bir aşk istemiştim hep ve oldu. seneler sonra cnbc-e'den istemiştim yayınlamalarını ve yayınladılar. bir süre sonra da aşkımla bir baktık cd'si çıkmış. hemen almıştı bana boncuğum. çok izleyesim geldi şimdi. akşam izleyebilirim. peyzi de çok sever. dersane zamanında o da izlemişti, birlikte kritiğini yapmıştık. söylediğine göre emre çok kıskanmıştı o zamanlar, benimle konuşmak için bahaneler yaratırken, bir filmle kaçırmıştı muhabbeti. barbra streisand balkona çıkıyordu jeff bridges aşağıda ona aşkını itiraf ederken I've finally found someone şarkısı eşliğinde. It had to be you; billy crystal, namı diğer harry bu şarkı çalarken meg ryan yani sally'i tanımaya çalışıyordu. birbirlerine aşklarını anlatıyorlardı iki dost. nereden bilebilirlerdi ki birgün birbirleri için yaratılmış olduklarını anlayacaklarını.
artık böyle güzel filmler yapmıyorlar. düşündüğümde yüzümde tebessüm beliren filmler. tekrar tekrar izleyip, her seferinde başka bir ayrıntısını yakaladığım, neresinde hangi müzüğin çalacağını bildiğim, hiç sıkılmadığım filmler. nottin hill mesela, ya da runaway bride. richard gere nasıl da tutulur taşralı kıza. son zamanda buna benzer tek film vardı, o da lake house. sinemadan çıkarken iyi ki gelmişim gülücüğünü attırmayı başaran ve birkaç gün etkisinden çıkamadığım filmler. eskiden çok filme giderdim, haddinden fazla. en büyük zevkim de sinemaya tek başıma gitmekti. yanımda kim varsa eker öyle giderdim. ya da kimseye haber vermeden ortadan kaybolurdum. sırt çantamı takar, kulağımda müzik, migrosun yolunu tutardım. yürüyüş kısmı bile çok haz verirdi bana. sonra bir sürü fırça yerdim tabi milletten. bu arada aşkımla gitmeyi de severdim, yanlış anlaşılmasın. çok güzel film maceralarımız vardır.
bir an kafamı kaldırdım ve nasıl da dalmışım. eskilere gitmişim. bu duyguları kaybetmemeli insan, gün geçtikçe çok büyümemeli, genç kız kalbinden bir parça durmalı içinde. gerçek hayattan uzaklaşabilmeli gerektiğinde. ya da gerekmediğinde. sanırım bende hala koca bir dilim duruyor :))

günaydın canımın içi

günaydın bebeğim. bu sabah ne kadar da hareketlisin, çook tatlısın. doğunca seni mıncık mıncık yiycem. dün akşam eda ablan geldi. teyzen bir sürü yemek yapmıştı. güzel bir ziyafet çektik. sohbet ettik. kaç günün uykusuzluğundan olacak hiç halim yoktu. enerjim sıfırdı. koltukta uyuyakaldım birkaç kez. gece de tam bir kabustu. rabbim bu ne sıcak, artık dayanamıyorum. sabaha karşı biraz ferahlasa bari, yok mümkün değil. her tarafımdan terler boşandı, bunaldım, daraldım, fenalık geçiriyordum. sanırım ayrıca sıcak basıyor bana. zaten yatakta dönmek bir dert, tuvalete kalkmak ayrı bir dert. tez zamanda kurtuluruz inşallah. ayaklarım şişti yine. sanki benim bileğim değil, öyle şişiyor. ne yapalım katlanıyoruz artık. annelerin değeri anne olmadan anlaşılamıyor galiba. yani erkekler hiç anlayamaz :))

Çarşamba, Ağustos 22, 2007

dilaa iyi ki doğduuunnn



bugün dila'nın doğum günüüü. biz de doğumgününde olmayı çoook isterdik. mıncık mıncık yerdik onu. o çok mutlu bir bebek, umarım her zaman çok mutlu olur. güzel yüzü hep güler. kızıma da iyi bir abla olur :)) iyi ki doğdun teyzecim, seni yeriiimmm

yorgunum dostlarımmm...

(ibrahim tatlıses mi oldum ne)dün akşam eve gittiğimde çoook yorulmuş olduğumu farkettim. artık gerçekten de çok ağırlaştım galiba. fiziksel olarak o kadar da belli olmuyor ama hareketlerim yavaşladı ve ben enrji bulamıyorum kendimde. bu da geçeerr. tadeşim yemekler yapmıştı bir sürü. afiyetle yedik onları. iyice ev karısı oldu be. emre ve fevzi tam not verdiler, sen olmuşsun dediler, artık evlenebilirsin. 9 gibi parka indik okey oynamaya. artık uykudan bayılıyordum eve geldiğimizde. bitmek bilmedi. ama çok eğlendik. gülmekten ölüyordum. suların kesileceğini duyurdukları için de gelince banyo yaptım aceleyle. tabi saat 12 oldu. arabam balkabağına dönüşmedi ama ben pers düştüm. sabah da 20 dakika rötarlı kalktık. uyanamıyoruz ki babacıkla. bu arada dün akşam telefonumu işyerinde unutmuşum. sabah yasemin ve engin'i almam gerekiyordu ve eyvah dedim. yasemin beni 40 kere aramıştır. engin bekliyordur. verilmiş sadakam varmış! gece yasemin mesaj atmış gelmeyeceğim diye. engin zaten sorun değil. sabah peyzi dayını da getirdim. bugün staj için görüşmesi var. bu akşam eda geliyor. teyzene allah kuvvet versin, evi temizleyecek bugün. allah'tan o var, yoksa bitmiştim ben. işte böyle şekerim. birkaç gün daha sabredip buradan kurtuluyoruuuzzz...

Salı, Ağustos 21, 2007

yalnızım dostlarııımmm

odamda tek başıma kaldıımm. adi karılar tatil yapıyorlar. evet kad, sü ve eminem. zaten turna da gelmedi. neyse idare ediyoruz işte. çok uykum var. iki gündür babacıkla kalkamıyoruz. gözümden uyku akarak geliyorum, yataktan kalkacak mecali bulamıyorum. zaten gece birçok kez kalkıyorum tuvalete, uykum bölünüyor. sıcak bir yandan. uyanıp geceliği çıkarıp bir tarafa atıyorum. ensem terden sırılsıklam oluyor. şu an karnımı yamulttun eşek kafalı, yerim seni. fevzi seni dayısı diye seviyor, tarafını belirledi :)) ama hareketlerini görünce çok fena oldu dayın, içi bir tuhaf oluyormuş. elleyemedi bile. zaten o elleyince duruyorsun, yabancıladın. çok fenasın lupim, hiç öyle yapılır mı dayıya.
bu sabah resimlerini atabilmek için harddisk aldım. çok masraflısın hanımefendi, 267 teklik gitti. ama lazımdı, bilgisayarımız olamayacak çünkü bir süre. almayalım dedik babacıkla, ona para ayıramadık. zaten sana daha bir sürü masraf yapıcaz. dedenleri çoook özledim lupim, bir an önce gelseler artık. onlarla senin için alışverişe çıksak. kalan ihtiyaçlarını alsak. zaten haftaya izne ayrılmayı düşünüyorum. araba kullanmam yasak olacağı için. artık evde günlerimi nasıl geçiririm bilmiyorum. kuduruk kızım hoşçakaaalll...

Pazartesi, Ağustos 20, 2007

nihayet geldi


veee beklenen peyzi geldii. dün akşam aşkımla almaya gittik. hiç değişmemiş diyemem, keli bayağı açılmış :)) çok özlemişiz. güzelce yemek yedik. pancar, fasülye pirinçlisi, mısır ekmeği, su böreği, gürcü usulü cacık, melevcan kavurması ve bol salatamız vardı. özlediği şeyleri yapmak istedik tadeşimle. iyi de oldu. resimden de görüleceği üzere gündüz dude hanım vaydı bizde. emyenin koynunda yarım saat yattı. bu adamı çocuklar seviyor canııımmm. dudeyle lupiyi beraber karnına yatıracakmış, 3-4 yaşına geldiklerinde de sokakta gezdirecekmiş. hayal gibi. çoook iyi bir baba olacak benim aşkım, çok iyi. lupimizi de böyle sevip koklayacağız. teyzemiz de yanımızda olacak, mami ve tri de. inşallah herşey yolunda gider, sağlıklı doğarsın lupim. bana da çok ızdırap çektirmezsin diye dua ediyorum, lütfeeennn.

Cumartesi, Ağustos 18, 2007

ÖZÜR DİLERİZ...


ya gerçekten de ben yarmagülümden hiç bahsetmediğimi hiç farketmedim. halbuki hep dilimde, herkese fotoğraflarını gösteriyorum, masaüstümde resmi duruyor-hatta pi bile dedi ki nişan resmimi koymamışsın dila'yı koymuşsun-
teyzesi yer onuuu. olsa da mıncıklasam. lupim bakalım dila'yı ne kadar görebileceksin, belki de gelirler(ne güzel oluuur). dila senin ablan olur. naylon teyzeni de çook seversin, di mi kızım.
naylon teyzen her ne kadar benden küçük olsa da bu bizi etkilemedi. teyzen, naylon, inek ve ben bir grup olduk. çok şeyler paylaştık, çoook. bunları da sana anlatamam uzun bir süre. ne manyaklarmış dersin annecim. manyaktık falan ama çok mutluyduk. hala da mutluyuz canıımm. ama ayran içtik herhalde, ayrı düştük. gerçi naylon hariç biz bu sene yine birleştik, ama eskisi gibi değil hiçbirşey. herkesin bir hayat koşuşturmacası var. naylon ve dila arada sırada geliyorlar, o zaman hasret gideriyoruz. bakalım seni ne zaman görecekler. beraber büyümenizi çok isterdim. umarım geç de olsa yakın arkadaş olursunuz. tabi bir de sude hanım var. annesine çekmezse onunla da arkadaş olabilirsin :))
işte yarmagül'ün adresi;

Perşembe, Ağustos 16, 2007

peyziii


nihayet tanışacaksın peyziyle lupim. pazar günü geliyor. biz onu çok özledik, sen de özledin mi boncuğum. bence dayın babacık'a göre amcan. bakalım sence ne olacak. aslında hem amca, hem dayı, hem çok şeyin olacak senin. çünkü bizim hayatımızda yeri çok büyük. birincisi aşkımızın en yakın şahitlerinden, babacık'ın ortaokul hazırlıktan beri kader arkadaşı, benim herşeyimi ama herşeyimi konuşabildiğim nadir bir insan.çok şeyler paylaştık, çok şeyler yaşadık. hem acı hem tatlı, az değil 96'dan beri arkadaşım. baban için tabi daha farklı. babacık küçücük bir çocukken yatılı okulda fevzi ile çok zor günler geçirmişler, birbirlerinin dert ortağı olmuşlar. beraber dayak da yemişler, yurttan da kaçmışlar, anılarını dinlersen birgün çok seversin eminim. hababam sınıfı halt etmiş yanlarında. dersane zamanlarında da benim hayatıma girdi. beraber muhteşem zamanlar geçirdik, çok delilikler yaptık. birgün sana bunları anlatacaksam, o gün çok büyümüş olman gerekiyor emin ol. yoksa annemler neler neler yapmış deyip sen de çılgınlıklar yaparsın diye korkarım :)) (ama birgün mutlaka dinlemelisin) peyzi kocaeli'nde okuduğu halde aramız hiç bozulmadı, araya hiç mesafe girmedi. hiç giremez de. umarım senin de hayatında böyle güzel, kalıcı dostluklar olur. bir kadınla bir erkeğin ne kadar yakın arkadaş olup, neler paylaşabileceğinin canlı örneğidir fevziyle benim aramdaki güzel şey. senelerdir almanya'da, artık geliyor çok şükür. bir daha da göndermeyelim onu kızım, sen de gönderme olur mu.
ay çok fena eskiye döndüm, tüylerim diken diken oldu. çook güzel günlerdi be. inşallah yine çok güzel günlerimiz olur beraber. çabuk gelsin kızımın dayısı :)))

Pazartesi, Ağustos 13, 2007

benim manyak kızım 2 kilo olmuuuşşş


lupim tosun mu olcan kız. ben seni nasıl çıkarıcam yahu, bu gidişle ayvayı yeriz gibi geliyor. bugün doktora gittik anlayacağın. çünkü dün akşam çok fazla baskı yaptın aşağıya doğru, biz de korktuk babacıkla. doktor muayene etti ve bir problem yok dedi. sen doğum pozisyonu aldığın için leğen kemiklerime baskı yapıyormuşsun. edepsiz seni. bu arada sen 2 kilo olmuşsun da annen kilo almamış mı, almııışşş. 76 olmuşum lupim, yani 10 kilo almış oldum. neyse dert edecek değilim, çok fazla sayılmaz. 12 kilo kadar alabileceğimi söylemişti doktor, biraz tolerans tanırım kendime.
doktor beni çok rahatlattı. merak etme çok rahat doğurursun dedi, hiç korkma. çok rahatlatıcı bir adam. insana güven veriyor, bu da iyi birşey.
oradan gelince rana teyzenle barbiye hediye almaya gittik. barbi soldan 2. işten ayrılıyor, bu yüzden ona pasta ve gömlek aldık. anneciğin gördüğün gibi tombik oldu şekerim. teyzen 2 gün sonra gelecek inşallah. annanenler de 10 gün içinde gelirler herhalde. çok özledim, artık gelsinleeer. sen de geeelll...

Pazar, Ağustos 12, 2007

bomba gibiyim

geçen hafta sıkıntılı günler geçirmiştim, hormonlarım biraz fazla çalışıyordu lupim. pazartesi günü işyerinde çok bunaldım, ağladım ve evimize geldim.3 gün işe gitmedim. elimde değildi gerçekten de. sonra kendimi toparladım. şu an nasılım dersin. bomba gibi! öyle bir dönem ki herşeyi sınırlarda yaşıyor insan. mutluluğu, mutsuzluğu, sıkıntıyı, sevinci, herşeyi. bugün niye böyleyim mesela bilmiyorum. aslında sıcak bir gece geçirdim, çok fazla tuvalete kalktım, boğazım acıyor, koltukta uyandım. buna rağmen kalkıp kahvaltımızı hazırlayıp kocamı uyandırdım. onu nazladım, sevdim. en sevdiği şeyleri -kıymalı yumurta, portakal suyu, reçel, tereyağı- hazırladım. gazetesini yanına koydum. balkonda sessiz sakin kahvaltı ettik. şimdi napıyor, yine yatağa gitti, uykusu varmış. yerim boncuğumu ben.
dün bütün gün yattım yuvarlandım. akşamüstü harry potter'e gittim. evimize geldiğimde boncuğum gelmişti. bu aralar daha mı tatlı, bana mı öyle geliyor. tahireliğim tuttu ve yeni aldığım sakal fırçasını da kullanarak kocamı traş ettim. gerçekten de ben bu işi çoook iyi yapıyorum, kim ne derse desin. ense traşı bile yaptım canım, sakallarını incelttim, favorilerini düzelttim. çok zevkliydi. sonra da aşkıma özel aldığım losyonla traş sonrası masajını yaptım. daha ne yapayım canııım. unutma lupim, babacık traş olmamışken çok kötü hisseder kendini, huysuz olur. sen de büyüyünce traş edersin babacık'ı ne dersin. ayyy çok güzel olur. inşallah o günleri de görürüz. dün sana birkaç eşye baktım, alınacak şeyleri düşününce çok heyecanlanıyorum. geri kalan eşyalarımızı mami ve mumuyta gelince birlikte alıcaz boncuk kızım. mumuytayla gezmek iyi olur. babacık gibi sıkılmaz. mami zaten meraklısı olduğu için ondan yana hiç sorun yok.
kuduruk kızım, hareketlerin hat safhalarda. bu harika birşey. canım acır gibi bir tuhaf oluyor ama buna bayılıyorum. her an hareketini hissetmek istiyorum. kavuşmamıza az kaldı...

Cumartesi, Ağustos 04, 2007


az önce babamlarla konuşuyordum, telefona dedemi istedim. dedem hastayım, 2 hafta önce kalbim tekledi dedi. meğer kriz geçirmiş. bana söylememişler. damarını açmışlar. inşallah görüşürüz dedi. çok üzüldüm. şu anda da salya sümük ağlıyorum. bu doğanın kanunu ama insan kabul edemiyor, yüreği cızlıyor. zaten nişan gecesi de öyle konuşmuştu ki sanki veda ediyordu. sizi çok seviyorum dedi, çok seviyorum. ben de sizi çok seviyorum canlarım. daha kızımı görüceksiniz, onun sizi tanıması lazım. nolur bir yere gitmeyin. nolur...

Perşembe, Ağustos 02, 2007

oh be dünya varmış...

soğuk hava gibisi yok, üşümek harika. ne kadar mutlu kalktım bu sabah yahu, yattığım yatakta kalktım, kocamın yanında. sarılmayı unutmuşuz vallahi. tuvalet için kalktım tabi ama vız gelir. havalar böyle olsun, gecede 20 kez tuvalete gitmeye razıyım. ferah ferah i...
ş. ilgili teyzesi, kızım bir rahat etti yani, mesajın aynen oldu. sabah çok mutlu kalktık. en sevdiğimiz film müziklerini bağıra bağıra söyleyerek geldik yolu. lupim de müziklere eşlik etti. acaba doğduktan sonra o müzikleri tanıyacak mı. barbara'yı hep bağıra bağıra söylüyorum, son ses, acaba doğduktan sonra çalsam hatırlar mı. denemek lazım.
bu arada en önemli şeyi unuttum. hafta sonu dolabın geliyoooorrr. çok mutluyum. uzun zamandır aldığım birşey beni bu kadar heyecanlandırmamıştı lupim. eşyalarını bir an önce yıkayıp ütülemek, dolaplarını düzenlemek istiyorum. inşallah istediğim gibi olur. lütfeeeennnn.

Cumartesi, Temmuz 28, 2007

kızıma neler aldımm


oyuncaklarını beğendin mi şekerim. beğenilmeyecek gibi değil ki boncuğum. annen sana daha neler neler alacak. yer seni yer...sabah erkenden kalkıp ikea'ya gittim, çoook güzel şeyler vardı. zevkle gezdim. ve sana bunları aldım. hepsini değil tabi ki. daha önceden olanlar da var fotoğrafta. bu arada ilgili f. teyzenle baktığımız tavana asılan file oyuncak sepetinden de aldım. çabucak gel de oyna hepsiyle tamam mı şekerim...

Cuma, Temmuz 27, 2007

KABUS GECE

tam tarifi bu gerçekten, kabus gece. odalara girmeye imkan yok, adeta ateş saçıyor. salonda klima ferahlatıyor ama çarpıcak diye aklım gidiyor. akşamüstü mutfağı temizleyip canımı çıkartmıştım, yorgunluktan öldüm, uykusuzluk tuz biber oldu. salonda yattım. kalçam ağrıyor. klima bir açık bir kapalı. baş ağrısı. sabah 4 olmuş, ben daha tavşan uykularında. balkona çıktım, gezindim, yatağa gittim. biraz da orada döndüm. baktım yine olmuyor. bu arada akşam banyo yapmıştım, saçım bugün öğlende bile ıslaktı. salonda son bir saat filan uyumuşum, kalktım yine saat 6. işe gidebilmek mümkün değil, baş çatlıyor. rabbim yardım etsin, hayra getirsin. ne olacak bu halimiz. hafta sonu sıcaklık düşecekmiş, ama peşine yine bunaltmaya devam. iyi ki seni bu zamanlarda doğurmuyorum lupim, ne sıkıntılar çekerdin. sudecik bunalıyor zavallı, hep isilik oldu. çok iyi bir zamanda doğuyorsun.

ağustosun 15'i gibi dolabın gelecek.hemen gelmesini ve odanı hazırlamayı dört gözle bekliyorum. canımın içi...

Salı, Temmuz 24, 2007

doktora gittik...

günaydın bebeğim. çok şükür herşey yolunda. cuma günü doktorumuza gittik. biliyorsun, çünkü doktora tekme attın. karateci kızım benim. ben geçen aydan beri 1,5 kilo almışım, gayet iyi yani. ama sen geçen gittiğimizde 900 gr civarındayken, şimdi 1300 gr olmuşsun. şişko mu olucan kız. herşey iyi görünnüyordu da yine yüzünü göstermemek için elini kapattın. sen bunu hep yapıyorsun edepsiz kızım benim, teyzen gibi huysuz olucağını söylemiştim. doktora kordonu sordum ve baktık ki açılmış. rahat bir nefes aldım. tam ters durduğunu söyleyecektim ki artık döndüğünü söyledi. çok şaşırdım. herşey hazır galiba. aslında çok az bir zaman kaldı ama bana pek geçmiyor. çok şükür ki midemde falan problem yok. belim ve kalçam haricinde sorunum yok ama onun ne kadar rahatsızlık verici birşey olduğunu her fırsatta anlatmama gerek yok herhalde. neyse canımın içi katlanıcaz artık...
cuma akşamı egehan'ın doğumgününe gittik. çok büyümüş eşek kafalı, adam olmuş. güzel hazırlıklar yapmıştı annesi. çok tatlı mavi bir şort ve tişört aldım ona. iki araba döndük aşkımla. cumartesi günü dolap siparişini verdim, inşallah istediğim gibi olur. sana çoook güzel bir oda yapmak istiyorum biliyorsun. akşam babacıkla kuğuluya gidip tavla oynadık, tost yedik. son anda yendi beni mikrop.
pazar günü seçim günüydü. 9 civarı kalkıp oyumuzu kullandık, sonra yola koyulduk. fatih pidecisine. kıymalı pideleri midemşze indirip doğru ortaköy'e. seçim günü olduğu için heryer bomboş, trafik yok, etraf sessiz. beltaş'ta oturduk, gazetelerimizi okuduk, sohbet ettik. ne huzurlu bir gün. bebeğe doğru gittik. sonra da evimize. yattık yuvarlandık. pazar günü evde mayışmak ne güzel birşey. bu arada puzzle yapmak için mutfak masasıyla koltuğun yerini değiştirdik. yunuslu güzel bir puzzle olacak odanda kuzucuk. zor biteceğe benziyor, bakalım.

Çarşamba, Temmuz 18, 2007

kızımın yatağı var


lupim yatağın hazırrr. artık çok az eksiğimiz kaldı. şimdi gelsen hazırız yani. aman ha gelme, orada büyü boncuk. yatağın çok güzel olmuş be kızım, anneciğin sade ve şık olsun diye uğraştı ve başardı. ben çok beğendim. istediğim gibi olmuş gerçekten de. şimdi sana dolap yaptırıcaz. odanı güzelce süslemek istiyorum. bakalım umarım güzel olur. bu arada bazı ünye resimlerini de koyuyorum. göksu var, babaannen var, babacık var. kıskanma sen de varsın ama KARNIMDA. azgın kızım benim. uyurken babacık arkadan sarılmış da bana sen gümleyip duruyormuşsun. yaramaz seni. şu sıralar belimin ve kalçamın ağrısından duramıyorum. gerçekten de o kadar çok ağrıyor ki gece yatamıyorum. yataktan kalkıp mutlaka başka yerlerde yamuk yumuk uyuyorum. geri kalan zaman böyle geçecekse ayvayı yerim, nolur çok sürmesin ya da azalsın. yatakta dönemiyorum, ayağa kalkamıyorum, sağ bacağım komple ağrıyor. sen bir doğ ben bunların hesabını sana sorucam edepsiz kızım benim. heryerlerini ısırıcam senin.

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

lupi'nin ünye macerası...


güzel kızım merhaba. nerelerdeydik annecim biz seninle, nereleri gezdik. öncelikle otobüs yolculuğumuz çok iyi geçti. sıkıntısız gittik çok şükür. ama sen yaklaşık 14-15 saat boyunca hiç durmadın diyebilirim. arabada olunca duramıyorsun nedense, sebebini anlayamıyorum. çok güneşli, güzel bir gündü. hemen o gün sarma sardık. tüm gün bununla geçti. yorulduk tabi. beni bu halde görmek tabi herkese tuhaf geldi. gerçi herkes çok yakışmış dedi :)) akşam mamiyle yattık. ünye ne kadar da ferah geldi istanbul'dan sonra. ertesi gün öğleden sonra babaannenler geldi tatilden. onları görmeye gittik. göksu'yu sevdik. çok büyümüş bizim küçük göksu, acayip de şımartmışlar. hala bezleniyor edepsiz, 3 yaşını geçti. çok tuhaf geldi. ama tabi bizim de başımıza gelebilir, çok fazla eleştirmeyelim değil mi. yapmazsın sen boncuğum yaaa. babaannen seni çok sevdi. çiçek kızım, prensesim diye. o gece de mamilerde kaldık. salı günü temizlik vardı evde. 3 gibi mami ve tri ile ordu'ya gittik, anneme bluz bakmak için. yalıköy köftesi yedik, hatta telefon edip babacık'ı sinir ettik, çünkü o çoook sever. o akşam babaannende kaldım. gece köfteler ağzıma geldi hep. ve ertesi gün mide bulantılarım başladı. bu arada nermin teyzeler geldi. sabahtan eve gittim, onları karşıladık. özellikle yusuf amca'yı çok sevdiğimi burada belirtmek isterim. çok ama çok iyi, beyefendi bir adam. o da bizi çok seviyor.
kahvaltıdan sonra karnımın alt kısmına bir ağrı saplandı. bir türlü geçmek bilmiyor. uzun zaman geçmeyince korktum ve doktora gittik. bağırsaklarınla ilgili birşeydir dedi ve kas gevşetici verdi. bu arada otorur pozisyonda, yani ters durduğunu söyledi. bak eğer değiştirmezsen şeklini sezaryen olmamız gerekecek. neyse daha çok var doğuma kadar. teyzene benzemezsen dönersin. teyzeciğin oturur pozisyonundan vazgeçmemiş ve önce poposu çıkmış. o günlerde tıp gelimiş olmadığından da annesini biraz yırtmış. ayyyy sakın ha lupi, daha zaman var, aklını başına topla. dayak yersin haaa. eve geri döndükve yavaş yavaş bulantılarım başladı. daha doğrusu hiçbirşey yiyesim gelmiyor, yiyince dokunuyor. akşamı zor ettim. annanemle dedem geldiler. daha sonra babaannenler geldi. misafirlerimizle tanışmaya. konuşma arasında benim ağzıma sular gelmeye başladı ve hemen tuvalete koştum. aslında bunları biliyor olman lazım, bilfiil yaşadın çünkü :)) o kadar çok kustum ki, o kadar yemediğime eminim. çok fenaydı. herkes başımda tabi. sonra beni yatırdılar. biraz iyi hissettim, rahatladım. ama gece yine acayipti midem. perşembeye geldik sanırım. evet, sigara böreğini sardık o gün, rus salatasını annem akşamdan hazırlamıştı. acılı ezme yapıldı. patlıcanlar közlenmek için fırına verildi. çarşıya çıktım, hava teyzeye gittim. aaa ondan önce takı almaya çıktık teyzene. çook güzel şeyler beğendim, ama kuru teyzene olmuyor ki. bir deri bir kemik. neyse yine de yakışan, güzel birşey bulduk. sonra ben hava teyzede 2 saat kadar bekledim. patladım sıkıntıdan. bu sırada midem de hiç iyi değil aslında. akşama teyzeni isteyecekler, babacık'ı bekledik. 10 gibi geldi. isteme oldu. kocamı çoook özlemişim. hep benimle dalga geçtiler, bütün gün suratım asıkmış, emre'yi görünce ağzım kulaklarıma varmış. ne var yani, milleti görmek ayrı aşık olduğum adamı görmek apayrı. masanın etrafında otururken gülhis halam, şu emre'nin fatoş'a bakışlarına bak, gözlerinin içi gülüyor, ne kadar güzel bakıyor, çok hoşuma gitti dedi. bu arada emre yan tarafta koltukta oturuyordu. canım kocam beniiiimmmm. teyzen çok tatlı olmuştu. çok heyecanlıydı, kahve, çikolata ve tatlı ikramı yaptı. sen olduğun için ben pek fazla işe yarayamadım lupim. yoksa teyzenin nişanında kalburla su taşırdım. güzel bir akşamdı yani. sonra biz babaannenlere yatmaya gittik. gece 4 gibi tuvalete kalktım ve yine olan oldu. bir dolu da orada kustum. çoook kötüydü be kızım. hiç bitmeyecek sandım. allah'tan aşkım hemen uyandı, beni tuttu, yardım etti. sonra yattık, sen ne tekmeler attın bir bilsen. babacık bile şaşırdı. zaten ünye'de alt tarafa doğru bir basıyorsun ki bu çok tuhaf bir duygu, içim bir hoş oldu. idrar torbamın üzerine basmassan da sevinirim bu arada, hayatım tuvalette geçiyor sayende. cuma günü bulantım yine başlayınca doktorumu aradım. besin zehirlenmesi olabilir, git ve serum taktır dedi. ve nişan günü serum taktırdık. serumu alıp eve geldik birkaç saat sonra. biraz da evde yattık. millet kuaförde, ben serumla yatan bir tip. tadeşimin yanında olamadım diye de çok üzüldüm zaten. ne yapalım, daha beteri olmasın. 6 gibi, baktım ki biteceği yok, çıkaralım dedim dayıma. oh be rahat ettik, değil mi kızım. annemin yanına kuaföre gittim. saçlarımı ördürdüm, cici bir anne oldum. nişanımız çoook güzel oldu. teyzen peri kızları gibiydi. saçları, elbisesi, herşey çok güzeldi. sercan da çok hoş olmuştu. uzun zamandır görmediğim sevdiğim insanları gördüm, zaten nişanlar, düğünler bunun içindir bence. çok eğlenceli bir geceydi. tabi biz hiç oynamadık kızım, sayende :)) babacıkla dedeyle ve dayıyla dans ettik. babacık yine çok yakışıklıydı. nezahat abla beni yanına çekti, fatoş şöyle bir baktım da senin kocan hepsinden yakışıklı vallahi dedi. biliyorum zaten ama yine de hoşuma gidiyor. banu'nun düğününde giydiğim elbisemin arkasını açtırmıştım biliyorsun boncuğum, annecin çok sevimli oldu. tam cici bir anne pozisyonundaydım. çok yakışmış diye diye öldüler, kendimizi de fazla övmesek iyi olacak ama, güzel olmuştum gerçekten de. aşkıma göre zaten en güzel hep benim de :))) (ilgililer çok uğraşacak bu konuda benimle ama olsun)
müzik bittikten sonra amcam şarkılar söyledi her zamanki gibi. günsel halam hastaneden çıkmıştı o gün ama aramıza katıldığı için o kadar iyi görünüyordu ki. canım halam benim. inşallah onları tanıma fırsatın olur birtanem. çünkü benim halaları gerçekten de bulunmaz insanlar. aysel halam telefonda amcamdan kaderimin oyunu şarkısını istedi, içim parçalandı. hayatı çilelerle geçmiş zavallının. çok yoruldum tahmin edeceğin gibi. eve gittik, elektrik yoktu, mum ışığında yıkandım. ertesi gün deden ve babacıkla yola koyulduk ve evimize geldik. insanın evi gibisi yok, çok özlemişim. yıllarca o evde kalmasına rağmen babacık bile rahat uyuyamadığını söyledi ünye'de. çünkü artık bizim yuvamız burası. senin de geleceğin yuvamız boncuğum.
kad teyzen ve sü teyzen bosna'ya gittiler bu arada. söylemeden geçmeyelim. burası çook boş. kad teyzen gelince dolabının siparişini vermek için gidicem marangoza. işte böyle aşkım. dolu dolu bir hafta. ama uzun zaman bir yerlere gitmek istemiyorum artık. çok yoruldum. zaten evimiz de çok pislenmiş. nasıl kalkıcam o kadar işin üstünden bilmiyorum. temizlikçi kadı da köye gitti. ayvayı yedik. çabuk yoruluyorum lupim, o kadar çok iş yapamıyorum. eve biri gelse rezil oluruz vallahi, her yer toz, ütüler birikti. aman ne yapalım yani, sağlığımızdan önemli mi.

Cumartesi, Temmuz 07, 2007

ağırlaştım

şekerim, artık annen çok gezince gerçekten yoruluyor. dün akşam bakırköy'deydik. kad, sü ve ilgili f. ile. onlarla biraz gezdik, yorulmadım. sonra babacık geldi. ona nişanda giymesi için pantolon ve ayakkabı almamız gerekiyordu. birçok yere baktık ama bulamadık. heryerde indirim başlamış ve çoğu şey bitmiş. mudoya girdik. orada da son anda gözüme bir pantolon çarptı. denedik ve güzel oldu. baktım ki ceketi de var. battı balık yan gider misali, aşkım sen bunu da bir dene dedim ve takımı almaya karar verdik. çok hoş, keten, yaz takımı. o sırada yeşil bir keten gömlek çarptı ikimizin gözüne. baktık ki çok yakıştı. onu da aldık. biz zaten genel alıcı olduğumuz için kenarda paramız hiç olamıyor. olsun be lupi. para dediğin nedir ki, üç günlük dünyada. sonra sıra geldi ayakkabıya. işte bu çok zordu. çünkü hep acayip modeller vardı. beğenemedik bir türlü. bir de insanın aklında bir model olunca başka birşey beğenemiyor. evet benim aklımda birşey vardı. o takımın altına açık kahve, kaba olmayan, kağıtt gibi bir ayakkabı lazımdı. kemal tancada buldum onu. son anda. evet çok hoş, ince deriden, açık kahve, kağıtt gibi bir ayakkabı. 150 de ona bayıldık. 270 mudoya bayılmıştık.yani teyzen bizi göçertti yine :))
bu akşam yola çıkıyoruz seninle. eşyalarımızı hazırladım. sabah 7'de kalkınca iş bitiyor. mutfağı temizledim, ütü yaptım, valiz hazırladım, ıvır zıvır işler yaptım işte. birazdan da dışarı çıkıp kuaför ve terzi işlerini halletmem gerekiyor. akşamüstü babacık gelip bizi mertere götürecek. biz onsuz kaç gün nasıl durucaz lupim. ben onu çoook özlerim. şimdiden gitmek istememeye başladım. aşkımın kokusu olmadan duramıyorum ki ben. boncuk gözlerine bakmadan nasıl duramam ki. canımın içi benim. kocacıyım gerçekten de çok kocacı...

Perşembe, Temmuz 05, 2007

nazar var...

lupi bu belimin hali ne aşkım. çook ağrıyor. hele kıçım! yatakta dönerken bile etlerim kopuyor. deliksiz uyku uyuyamıyorum. sabah telefonu kapatmak için kalkamadım bile. babacık tuttu kaldırdı beni. ama sebebi belli. dün kendime nazar değdirdim. çok iyiyim, kızımla çok mutluyum dedim, hemen bir pürüz çıktı. bu akşam olmasın ne olursun. rahat bir uyku uyuyabilmek istiyorum. şööyle deliksizinden, lütfeeennnn

Çarşamba, Temmuz 04, 2007

tadını çıkarıyorum

boncuğum, karnımda olduğunu bilmek o kadar güzel ki. hareketlerini hissetmek - canımı yaksan bile - harika. çok şükür problemli bir süreçte değilim, ilk zamanlar çok kötürdü, bilirsin. ama çok keyifli bir süredir. inşallah bu keyif bozulmaz, sıkıntılı şeyler yaşamayız. etraftakilerde genel olarak mide problemleri var, çoook şükür bizde yok lupim. bu arada 7,5 kilo aldık ki bu gayet normal bir kilo alımı. 13- 14 kilo alanlar var. biz alsak o kadar kiloyu babacık bizi terkeder herhalde.
dün sabahtan itibaren hiç durmadın. geceye doğru ise kendini aştın. o kadar çok hareket ettin ki içerilere doğru, karnıma kum torbası (ilgili yorumu) muamelesi yaptın adeta. arada canım yanmadı değil, ama çok güzeldi. hareketlerin biraz azalsa aklım gidiyor. hep gümbürdet annenin karnını, varlığını hiç unutturma prensesim.
bu arada ünye'ye otobüsle gidiyoruz şekerim. ulusoy'un tuvaleti olan bir otobüsüyle. bak söz ver rahat sız olmayacağına. çünkü biliyorsun ki sen rahatsız olma diye uçağa binmiyorum. umarım ayaklarımız çok şişmez, kıçımız çok ağrımaz. dönüşte de dedenle döneriz herhalde. vee yatağını alırız...

Salı, Temmuz 03, 2007

tıpkı teyzesi

neden, çünkü sağın solun belli değil. birgün bakıyorum hareketlerin çok yavaş, mıymıy, mayışmış gibisin. ertesi gün sabahın köründen gece yatana hatta yattıktan sonra bile sürekli karnıma karate yapıyorsun. psikopat mı olucan kız. bugün de bruce lee günündesin şekerim, karnım bir o tarafa bir bu tarafa savruluyor. sen yeter ki hareket et de boncuk kızım ben arada canımın yanmasına razıyım. dün akşam dişimizi çektirdik biliyorsun. bildiğinden eminim çünkü dişçi koltuğuna oturduğum anda öyle çok hareket ettin ki. kendimi fazla sıktım herhalde. canım acımadı ama dişimin çekilmesi fikri hiç hoş değil. 10 gün kadar sonra da sol taraftaki çekilecek. bunları sana ödeticem lupi hanım. ne istedin dişlerimden edepsiz kızım benim.
şu andaki en büyük sorunumuz ünye'ye gitme meselesi. evet uçağa binince sıkılırım diye korkuyorum. son yolculuğumuzda çok korktum biliyorsun. inan ki sen olmasan gözümü karatır binerim, ama sen varsın. ya sana birşey olursa. ben ne yaparım o zaman boncuk kızım, allah korusun. muhtemelen daha geç olacak ama babacıkla gidicem. gerçi benim sıkıntım tek binememek değil ama olsun. yine de güç verir kocam bana. tadeşim üzülebilir geç gidiyorum diye ama affeder bizi eminim. streste şu an zaten zavallım. inşallah herşey istediği gibi olur kara boncuğumun. inşallah...

Cumartesi, Haziran 30, 2007

günaydın bebeğimm

tatlı kızım günaydın. en son ne zaman yazdım hatırlamıyorum gerçekten de. geçen hafta doktora gittik. bu sefer başka bir doktor amcaya. çünkü deneme yapmamız lazımdı. başka doktorlar da bulabilmeliydik ki kimseye mecbur kalmayalım. bu doktor amcayı da sevdik. güven verici bir amca. yine bütün gıcıklığın üzerindeydi. kendini göstermemek için elinden geleni yaptın. ben bile görmekte zorlandım. suratını içime doğru çevirip durdun. neyse doğru düzgün göremesem de sağlıklı olduğunu bilmek yeterli. bu arada doktor amca babacık'a dedi ki;
- babası 2-1 öndesin. ne mutlu ki sana kızın oluyor. her zaman sen haklı olacaksın, hep senin tarafını tutacak.
öyle mi yapacaksın lupim. çok küserim bak sana. boncuk kızım benim. biz de hep babamıza düşkünüzdür. her zaman babamın tarafında olduk. ama tabi bu annemizi sevmediğimiz anlamına gelmez. sadece doğal birşey bu.i kızlar babalarına deli gibi düşkün olurlar. evlenecekleri erkeklerin babaları gibi olmasını isterler. bu hep böyledir. ama sana bir sır vereyim mi. ben sana hamile kaldığımdan beri annemin yeri bir başka oldu. nasıl bir fedakarlık olduğunu, nelere katlanıldığını gördüm ve daha çok şey göreceğim. önümüzde çoook uzun bir yol var. doğduktan sonra da bitmiyor zorluklar. anneler çok kıymetli boncuğum, ama bunu anne olmadan tam olarak anlamak imkansız. senin için şimdiden nelere katlanıyorum biliyor musun. en sevdiğim şeyleri yiyemiyorum, ya da hiç sevmediğim şeyleri eşek gibi yiyorum. kesinlikle sırtüstü yatmıyorum sana zarar verebilir diye. hep seni düşünüp sağlığımı korumak zorundayım. bu sıcaklarda üşütürüm diye korkuyorum. kıç ağrısı çekiyorum. hareketlerimi kısıtlıyorum, en ufak tehlikeli birşey yapsam vicdanım sızım sızım sızlıyor ve hareket et diye bekliyorum, orada olduğunu hissetmeden duramıyorum. daha neler neler.
neyse konumuza dönelim. doktorumuz yarın gel şeker yüklemesi yapalım dedi. hamilelikte şeker depolamasında anormallikler olabiliyormuş. aç karnına gittim cuma günü. şeker verip 1 saat beklettiler ve şekerimiz yüksek çıktı boncuğum. doktor 3 günlük diyet verdi ve yeniden yükleme yapılacağını söyledi. yani hafta sonu ayvayı yedi. pastalar, kekler, dondurmalar beni beklerken...tabi bu arada mi,safirlerimiz de geldi. teyzeni istemeyeee. resimleri sonra atıcam boncuk çünkü makina dedenin uyuduğu odada. daha saat sabahın 8'i olduğu için alamıyorum. ne hazırlıklar yaptık bir bilsen. ananen döktürdü yine. cumartesi günü teyzeni istediler. temmuzun 2. haftası nişan var. çoook güzel bir elbise aldık teyzoşuna. hatun incecik, 36 beden. ailenin yüz karası :)) bakalım sen nasıl olacaksın boncuk kız. gerçi ben de eskiden inceydim ya neyse, daha dün tgeyzene 36 beden pantolon ceket takımımı verdim :(( pazartesi şeker yüklemesi için gittim. 3 bardak 100 gr şeker içeren su içtim. saat başı kan alıp şeker seviyesine bakacaklardı. ama yarım saat sonra oturduğum yerde bana birşeyler oldu. içim geçmeye başladı, gözlerim karardı. karşıdan gelen hastane çalışanına seslendim, elimi tuttu ve iyi misiniz dedi, ben hayırrr dedim ve geriye doğru gittim. sonra onlar beni nereye götüreceklerini konuşurken şekerli suları hastaneye iade ettim, sonra yine iade ettim. beni götürüp yatırdılar, kusunca rahatlamıştım. ama hepsi boşa gitmişti. yarın yine gel dediler. ızdırap yine yaşanacaktı. ah be lupim ne yaptın bana.
ertesi gün sude'yle gittik,onun da doktor kontrolü vardı. bu sefer şekerli suya limon koyduk, bulandırmadı midemi. sabahın köründen öğlene kadar devam etti. ikinci ölçümde değer yüksek çıktı. doktora sonuçları götürdüm ve yediklerine dikkat edeceksin dedi. bunca gündür tatlı yiyemiyorum lupim, yemekleri dikkatle yiyorum, sabahları süt içip koskocaman peynirler yiyorum, tereyağı ve reçel olmadan. ızgara et yiyorum mesela, ağır olmaması gerekiyor yediklerimin. canım nasıl tatlı istiyor bir bilsen. ama değil tatlı yemek yediklerimi azıcık kaçırsam vicdanım beni öldürüyor. işte annelik böyle birşey. boşveremiyorsun. sana en ufak zarar verebileceğini düşündüğüm şeylerden deli gibi kaçıyorum. kedi dilinden pasta yapıyorsun, nefis bir kremayla kahvede ıslatılmış kedi dillerini aralarına muzlar koyarak diziyorsun. ve sonra ondan sadece 1 çatal alabiliyorsun- o da sütüm olmaz diye- yaa boncuk.
sonra bu hafta acayip sıcaklar vardı bebeğim. ne yapacağımızı şaşırdık. evde oturmak, hele gece uyumak mümkün değildi. hiç böyle birşey görmemiştim. ne zulümdü. dedenle vantilatör almıştık idareten. baktık ki dayanamıyorum pazartesi klima aldık. babacın sağolsun. ama takmaya perşembe geldiler. sıcaklara dayandık mecburen. yerler, duvarlar, herşey kaynıyordu. nefes alamıyorduk. ne fenaydı ufff. çok şükür geçti. bu arada asıl seni kesmem gereken konuya gelelim edepsiz kız. dişlerimi çürüttüüüünnn. 29 yaşıma gedim ve ağzımda ne bir çürük, ne bir dolgu vardı. ağrı nedir bilmedim. ama sen hepsini bir anda hakladın. kız ben seni napim şimdi. 2 dişim de çekilecek. 20 yaş dişlerim. sana zarar vermesin diye kaç gündür dişçideyim. nasıl çakilecek bilmiyorum ama pazartesi dişim. sen bir doğ, her yerini ısırıcam görürsün, zilli seni
karnımız çok acıktı di mi annecim, şimdi gidip kahvaltı yapalım, peynir, süt, domates, yumurta
bıktım artıııkkk. ama senin için değer...

Cumartesi, Haziran 23, 2007

çok beğendim, teşekkürler ş. ilgilisi

Ben anne olmasaydım eğer...Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğinibilmeyecektim.Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendiçapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım. O küçücük ellerlerenkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerliolabileceğini öğrenemeyecektim.Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerineyumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudinglekarıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tariflerkeşfedemeyecektim hiç. Su almak için elimde kumanda ile buzdolabınıaçtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiztelefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim. Birinin canıyandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerdeolduğunu sanacaktım. Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, sütısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.Üzümünçekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla>girmeyecektim.Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutluedemeyecekti. Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anneolarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.Babanla belki daha az kavga edecekama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik. Sevgininböylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.Telaşsız sevişmeninhayalini>kuramayacaktım.Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek>ağlamayacaktım. Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahlarıistediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil,bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandıtaşımayacaktım. Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.38,5 dereceateş beni de yakıp kavurmayacaktı.Yağmur sonrası çamurlu sulardazıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diyekalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım. Sen olmasaydıneğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayıöğrenemeyecektim.Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.Birçocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğunainanmayacaktım!


artık doğum zamanın gelsin lütfeeen....

Perşembe, Haziran 21, 2007

lupi keki çok sevmiş

lupi keki çoook beğenmiş, içindeki masraflı malzemeler lupiye çok yaramış. devamını bekliyormuş. o kadar enerji vermiş ki yedikleri; gece annesinin karnında savaş çıkarmış, önümüze gelene bir tekme oynamış. diğer ilgili teyzesine de selam söylüyor, onun elinden de birşeyler yemek istiyormuş...

Salı, Haziran 19, 2007

altı üstü bir dilim keki çok görenler

en fenası da telefonda benle konuşup, dileği isteyip, onu çağırmaktı. ne diyeyim, benim hatırımı bırak kızımın da hatrı yokmuş. aklı mı kalır, sütten mi kesilir. ahh, ahh

adiler

adi karılar, boğazınızdan da geçti işte. ben herşeyimi sizle paylaşayım, ödülü bu olsun. yok yok, terbiyesizsiniz kızım. lupim gördü sizi, daha konuşma onlarla dedi bana. çok üzülmüş. sevgili arkadaşlarınızla size mutluluklar. daha ne diyeyim yanii

yaramaz kızım

boncuk kızım kaç gündür yazamadım sana. çok farklı birşeyler olmuyor hayatta, galiba ondan. pazar günü dedenlerle gezdik biraz. babalar günü!! babacık seni çok sevdi, benim kızım var, hem de çok tatlı dedi. ona çok güzel keten bir gömlek aldık seninle. fotoğrafını çekip koyarım. dün klasik bir gündü. bu aralar farklı olan tek şey trafik. 1 saat 20 dakikada gittik evimize kızım. çok sıkıldık, otur otur. bu yüzden bu sabah erkenden kalktık. trafiğe bir nebze olsun az takıldık. ve sen sabahın köründen şu ana kadar hiç durmadın. nasıl oynuyorsun bir bilsen. hiç durmuyorsun ama. bazı günler sana böyle bir delilik geliyor. nasıl başa çıkarız bilmiyorum. perşembe günü teyzenle doktora gidicez. seni görmek için sabırsızlanıyor. veee hafta sonu teyzeni görmeye geliyorlar. çok heyecanlı kendisi. tanışma olacak, temmuzda da nişan. inşallah hayırlısı olur değil mi kızım. teyzen mutlu olsun biz başka birşey istemeyiz. kız mutluluktan mı bu kadar oynuyorsun, yoksa bir derdin mi var. allah korusun.
bu arada geceler çok zor geçiyor boncuğum. sıcak insanı uyutmuyor. bir de sadece sağa ve sola dönük yatabiliyorum, sırtüstü yatmak sana gelen oksijeni azaltıyormuş. her tarafım ağrıyor. sen doğunca ilk işim yüzüstü yatmak olacak herhalde. gece aklıma hep sıkıntılı şeyler geliyor. doğum kabus gibi. gece daha da beter çöküyor insana. normal mi sezeryan mı, acaba doğum sırasında birşey olur mu, nasıl dayanırım ağrılara, vs. vs. vs. çok fena yani. ama dün egzersize başladım. kendimi hazırlamak ve korkularımı azaltmak için. iyi gelecek umuyorum. zor yani lupim, çok zor. daha önümüzde 3,5 ay var. nasıl geçiririz bilmiyorum. rabbim sabrını verir inşallah. bazen çok iyimser, bazen de çok karamsar oluyorum. hep iyi düşünmek istiyoruuummm. bir an önce sana kavuşmak, seni öpüp koklamak istiyorum. boncuğum benim, yaramaz kızım.

Cuma, Haziran 15, 2007

dişim ağrıyooo...


aşkolsun lupi, çok küstüm sana. bu yaşıma kadar ne dişim ağrıdı, ne bir çürüğüm oldu, dolgu bilmem dişçi bilmem. vücudumdaki kalsiyumu bitirmeye utanmıyor musun. edepsiz kızım benim. nasıl halledicez bu işi bakalım. süt içiyorum ama yeterli değil demek ki. çok içemiyorum dokunuyor. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık canım. bu arada bu fotoğraflar ne alaka diyebilirsin. öylesine bir kolaj yaptım. resimleri tek tek koymak iyi olmuyor, bundan sonra çoklu resimler koymayı düşünüyorum. bu bir denemeydi. bu arada buraya babannenle dedeni de koymayı çok isterdim ama fotoğrafları yok ne yazık ki. ünye'ye gidince onlarla bol bol fotoğraf çekineyim bari. bugün kad teyzen malatya'ya gitti, bizi terketti. bu hafta gariban kaldık kızım. sü teyzenle idare edicez artık :))) ilgili teyzelerin de tuz biber olurlar :))))
haftaya teyzoşun geliyor bu arada. bugün karneleri dağıttı. çok ağlamışlar hep birlikte. çok üzüldüm ben de. çok alışmışlardı birbirlerine. bir daha tadeşim gibi birinin gideceğini sanmam o köye. çok emek verdi. çok sıkıntılı, zor günler geçirdi. ama ben karşılığını aldığına inanıyorum. hayatına çok şey kattığına. onunla çok gurur duyuyorum. gerçekten de örnek bir öğretmen. inşallah burada da prensiplerinden şaşmaz. köye su bile götürdü kız teyzen. 4 yıllık öğretmen olduğu halde takdirname aldı. senin öğretmenin olsun mu kızım teyzen. sana torpil yapacağını sanma ama hayatta yapmaz. çok gıcıktır. çabucak yanımıza gelsin di mi boncuk kızım.
gel teyzesi gel gel gel...

Çarşamba, Haziran 13, 2007

cicianne oldum


gülaydın bebeğim. dün aramıza yeni biri katıldı. sude...ben cicianne oldum. çok minik, küçücük bir kız. annesi gibi aceleci çıktı. gece 3'te sancılandı ve sabah 8'e doğru geldi. hemen meme aranmaya başladı, anası gibi obur olucak edepsiz. parmakları uzun uzun.

tipi babasına benziyor. daha çok değişir tabi, böyle kalmaz. inşallah bahtı güzel olur, kısmetli olur. muhtemelen arkadaş olursunuz zaten. bakalım sen nasıl doğacaksın. ciciannen hemen doğurdu. inşallah sen de öyle doğarsın. geceleri uykumdan uyanıyorum düşündükçe. nasıl olacak, çok mu zor olacak, ya lupi'ye birşey olursa diye. içimi sıkıntılar basıyor. allah herşeye katlanma gücünü verir diyorum sonra ama yine de çok korkuyorum doğrusu. bunun başka bir yolu yok mu yahu. başa gelen çekilecek artık yapacak birşey yok. hayırlısı olsun :))

Pazartesi, Haziran 11, 2007

aşşkım...


biz sevgilimle çoook güzel bir tatil geçirdik, hep senin için yazacak değilim lupi hanım. kıskanma lütfen, senden önce hep o vardı... sevgilimle aşk tazeledik, hep taze tutmuştuk aslında ama. rabbim onu benim için yaratmış. dünyadaki eşini buldursun allahım herkese!!! dünya tatlısı benim canım, herşeyim, hayatım, sevgilim, yaşama sevincim, kocam, herifim :)) boncuğuma körkütük aşığım...
nazarım aklımda tütütü.

Pazar, Haziran 10, 2007

biz geldiiik



boncuk kızım tatil bitti. her güzel şey çabuk bitermiş!! artık bundan sonraki tatilimizi sen doğduktan sonra yaparız di mi lupi. herşey çok güzeldi, çok iyi dinlendik. ilk gün midem bozuldu öğlende ne yediysem hepsini kustum. çok fenaydı. kiç bu kadar kusmamıştım. emre de ben de çok korktuk tatil ayvayı yedi yedik. ama sonra geçti şükür. sabahları kuş sesleriyle uyandık, ormanın içinde yürüdük bol bol, hava tertemiz, deniz kenarında yattık bol bol, yedik içtik yattık yani. ama sen bu sıralarda boş durdun mu, durmadııınn. maymun şey karnımı o kadar hareket ettiriyorsun ki izlemeye doyamıyoruz. çok güzel oluyor. şimdiden böyleysen ileride neler olacağını hayal edemiyorum. hele de doğunca. sen bizim canımızı çıkarırsın be. babacık seninle konuşunca tepki veriyorsun, sese ve karnıma dokunulmasına duyarlısın. karnımın bir sağındasın bir solunda. öyle çok dönüyorsun ki, o kordonu bir kere dolayacaksın diye aklım gidiyor. yayamazlık yapma boncuk, hıııı!!akşam 7'de istanbuldaydık ve bıdıkla cicianneni aldık. gördüğün gibi bıdık senden büyük, ama aynı yaşta olacaksınız. okula beraber gideceksiniz. sana beşik kertmesi arkadaş işte, ne yaparsan yap. ayyy bıdığı çok sevdim ama ben sen de sev olur mu. bugün kim geliyor peki, dilaaa. çok özledim ben kızımı, yani dilayı. kıskanma sakın lupim, ben onların teyzesiyim, tek senin annenim, tamam mı. dila çoook tatlı onu bugün çok yiycem, sen doğunca seni de yiycem maymunum benim. uyandın!!

Salı, Haziran 05, 2007

canım...

Birtanem benim
Şu an annecik ve babacıkla tatildesin. İlk tatilini onlarla yapıyorsun ama bir dahakinde ben de yanında olacağım, emin ol canım.
Teyzoşunun İstanbul'a tayini çıktı, biliyor musun? Annecik anlatmadı mı yoksa? Artık seninle ilgili tüm hayallerimi gerçekleştirmeye daha da yakınım. Ayfer teyzen de benimle beraber İstanbul'a geliyor. Onu da tanıyınca çok seveceğine eminim. Seni şimdiden çok özledim. Aramıza katılmanı dört gözle bekliyorum.
Seni çok seviyorum kuzucuğum...
Teyzoşun

Cumartesi, Haziran 02, 2007

mumuytanın dovumgünüsü




dün akşam mumuytanın dovumgünüsünü kutladık. 54 yaşına girdi mumuyta. çok ballı adam bir sürü çeşit şey vardı vallahi. ama ben hiç yiyemedim, pislikler camış gibi yedi. acımasızlar, vicdansızlarr. ona çok güzel bir bileklik aldık mamiyle. güzel bir akşamdı şekerim.

yarın sabah tatile gidiyoruz biliyorsun. sabah uçakta korkma tamam mı annanen gibi. umarım çok güzel bir tatil olur. bir hafta hemen geçer gibi geliyor insana ama, idare edicez artık. bol bol yüzmek istiyorum. ama senin yüzünden çok fazla güneşte kalamıycaz lupi. neyse seneye yine gideriz . şimdilik hoşçakal şekerim, tatilden sonra yazılara devam ederiz. meraklı okuyucularıma da selaaam olsun, beni özleyinnn....

günaydın bebeğim


şeker kızım kaç gündür ihmal ettim seni, şimdi telafi ederim. öncelikle çarşamba günü doktora gittik. babacık'ı yukarı almadılar. seninle yalnız başımıza doktoru bekledik. beklerken de çok sıkıldık ve az daha bayılıyorduk. içim geçti, doktor yatırnca rahatladım. hastane sinirlerimi bozuyor gerçekten de. orada dopplerde baktık sana. eşşek kafalı, hiç rahat durmadın. doktor görüntü alabilmek için çıldırdı. içerde harp var deyip durdu.tam adam işini yapıyor, kalbini dinliyor, küt! kordona bir tekme, haydi baştan.bu arada o kadar azgınsın ki boynuna kordonu dolamışsın. doktor karnındayken bir sorun olmaz dedi ama ben yine de çok ürktüm. lütfen dikkat et. çok yaramaz olma. gece gündüz tekmelerinden durulmuyor, özellikle de geceleri. herhalde doğunca hiç uyutmazsın beni.

Çarşamba, Mayıs 30, 2007

lupinin teyzesinin dovumgünüsü

1980 yılının mayıs ayının sıcak mı sıcak bir gününde (30'u oluyor birazcık) annesinin canını çıkararak kara bir tosun doğmuş. bu tosuncuk ters doğduğundan olmalı kendisi de biraz terstir. gerçi bebekken anne ve babası salak mı acaba diye şüphe etmişlerse de, annesinin kudurtma çabaları boşa çıkmamıştır. ablanın saçını çek, ablanı döv diye açılması için kendisini kışkırtmış, üniversiteye gidene kadar tosuncukla ablası saçsaça başbaşa kavga etmişlerdir. kendisinin bebekken kaka saati bile belli olduğu halde büyüyünce sağı solu belli olmamıştır. insanlara kah çok iyi, kah zehir gibi olur. annesinin deyimiyle bazen tulumba tatlısı bazen acılı ezme.
yaaaaa benim tadeşim çok tatlıdır bir kere. biz onunla hep kavga eder ama hep birbirimizi korurduk, kanlı bıçaklı olsak bile. ben ona küçükken uyuması için şarkı söylerdim lupi. istiklal marşını bile ben öğrettim ona okulda öğrenmeden. çoook mutlu bir çocukluk geçirdik biz. sonra üniversite dönemi geldi ve olayların boyutu değişti, kardeşlikten arkadaşlığa geçtik. çok şeyler paylaştık, hep paylaşacağız da. sadece onunla konuştuğum o kadar çok şeyim var ki. yani senin manyak teyzen benim hem tadeşim, hem sırdaşım. ve artık hep yanımda olucak, hahhahhah. bu yazı biraz kısa oldu ama idare et. insan o kadar da yazamıyor yahu. bunu düşünerek senin bir kardeşin olması gerektiğini düşünüyorum, seni bu sevgiden mahrum etmek haksızlık olur gerçekten de. ben annem ve babama çok teşekkür ederim, çok beklemeden (kazara da olsa) seni dünyaya getirdikleri için. (gerçi annem tadeşimi düşürmek için çok uğraşmış ama bizimki yapıştıkça yapışmış) biz teyzeni çoook seviyoruz, sen de çok seviceksin di mi kızım. zaten biliyor musun teyzenle konuşurken çok kıpraşıyorsun.
ablasının bir tanesi, mamisinin yapışkanı, trisinin kaymak kızı, eniştesinin baldan tatlısı veeeee lupinin teyzoşu İYİ Kİ AMA İYİ Kİ DOĞDUN...

Salı, Mayıs 29, 2007

lupiii teyzen geliyooor

hasret bitti :)))
içim içime sığmıyor, rabbim sana çok şükür. nihayet çıkmaz denen tayin çıktı. dört senenin sonunda, geç oldu ama temiz oldu. lupi bu senin şansına biliyorsun değil mi. evet bu senin getirdiğin bir şans. çok şanslısın teyzenle büyüyceksin. inanamıyorum gerçekten de. doğumda olamayabilirsin diye düşünüp üzülüyordum. sadece doğumda değil tabi geri kalan lupili günlerimizde de. ama çok şükür ki herşey yoluna girdiiii. herşey çok güzel olacak. teyzen seni yiyecek, hazır mısın. teyzesi bu sana lupinin DOĞUMGÜNÜ HEDİYESİ. bundan sonraki doğumgünlerimizi beraber kutlayacağız. eveeet harikaaa. bugünü çok sevdimmm

sevgili okuyucular!!!

sevgili okuyucularım, bundan böyle sizlere daha iyi hizmet verebileceğim. tabi ki YENİ KOLTUĞUMLA. kıçımın ağrılarına son!!!bana ve lupiye bu hizmeti sağlayan sevgili İLGİLİ arkadaşa teşekkürlerimizi bir borç biliriz. çok makbule geçti, sağol ilgili...
(bundan böyle yazılarım daha fazla aşk, entrika, öfke, şehvet dolu... süreyya'yı transfer edicem :)))

Pazartesi, Mayıs 28, 2007

tadeşim...

böyle bir yazıya ne yazılır ki, ağzım kulaklarımda. seni çok seviyorum tadeşim, lupi de çok sevecek...

Pazar, Mayıs 27, 2007

En güzel heyecanım...


19 şubat 2007

Kocatarla Köyünün sıcak ve güzel okulundan yola çıkıp işlerimi halletmek için ilçe milli eğitim müdürlüğüne gittim. Orada çalışanlarla yapılan kısa süreli hoş sohbetlerin ardından, sivil savunma odasındaki arkadaşların yanına uğradım. Rıdvan'la sohbet ederken babacın aradı. Ben herzaman ki paranoya düşüncelerimle açtım telefonu. Çünkü baban annenin telefonundan aramıştı. Ne oldu? Ablam nerde? Niye sen aradın? sorularıyla babacığını boğuverdim. Önemli birşey yok. Ablanla eve gidiyoruz ama arabada üç kişiyiz dedi. Başka kim var dedim ve bir an sessizlik...

O an yanımda oturan Rıdvan'ın kızardığını farkettim. Elini öyle bir sıkmışım ki, morarmıştı inanır mısın.

Herkes yüzüme endişeyle bakarken kalbim öyle bir hızlandı ki kendimi binanın dışına nasıl attım bilemedim. Çünkü bir yeğenim olacağını haykırmalıydım dünyaya. nasıl oldum anlatamam teyzecim sana. Sanki bana dünyaları vermişler. O an ne anneni düşündüm ne babanı. Ağlasam bir türlü ağlamasam bir türlü. Arkamı bir döndüm tüm kaymakamlık cama yapışmış bana bakıyorlar. Tayinimin çıktığını zannetmişler. Tabi onlar bilmiyorlar ki beni bu dünyada en çok sevindirecek şeyin senin varlığını bilmek olduğunu.

İşte böyle haber aldım bir tanem aramıza katılacağını. Güzel annesinin güzel kızı. Benim için şimdiden o kadar değerlisin ki. Bunu ancak dünyaya geldiğinde anlayabileceksin. Sen bir mucizesin hepimiz için. Daha şimdiden doğduğunda seni ilk defa kucağıma alacağım anı düşünüp, bu güzel hisse bir damla gözyaşı hediye ediyorum. Kokunu bile alabiliyorum. Bazen annenle şakalaşıyoruz inşallah bana benzer diyorum da annen kızıyor. Sen gerçekten ailemizin bir tanesi olacaksın. Hepimizden bir parça alırsın umarım. En güzel huylarımız gelsin sana.

İnan bir tanem dünyanın en şanslı çocuklarından biri olacaksın. Annen ve baban, kalbi çok değerli insanlar ve sana kimsenin tahmin edemeyeceği kadar iyi bakacaklar.

Hele ben var ya... Ah seninle neler yapacağımızı burda anlatırsam annen seni bana göstermeyebilir:)

Şimdiden kıpır kıpırsın tıpkı annen gibiymişsin. Anneannen öyle söylemiş annene. sen yeterki hareketli ol, kıpır kıpır, coşkulu ol da istersen yaramaz ol. Bebeğim benim, teyzesinin aşkı, bir tanesi. Sen doğ bak senin k.., k.. g.. nasıl yiyeceğim ben.

Seni çok seviyorum bir tanem...

Deli teyzen Figen

Cumartesi, Mayıs 26, 2007

uzun zaman oldu

şeker kızım yazamadım ne kadar zamandır küsmedin bana değil mi. yoksa onun için mi tekmeleyip duruyorsun.seni edepsiz seni. şu an bile kıpırtılarını hissediyorum, ne yapıyorsun bu kadar anlamadım ki. sıkıldın mı oralarda. ama öğrendiğim kadarıyla en mutlu olduğun yer karnımmış. yaaa lupi hanım. haftaya tatile gidiyoruz di mi kızım. hazır mısın ilk tatiline. umarım çok güzel bir tatil olur. ben çok heyecanlıyım, babacık da öyle. tatile gerçekten de çoook ihtiyacımız var. pazar sabahı ilk kez uçağa bineceksin lupim. beraber yüzücez, güneşlenicez seninle. ayyy harika olacak.aa bu arada annanenin aldığı bambu yatağı süsletmek için verdik. çook tatlı olacak boncuğum. bembeyaz olsun istedim, prensesler gibi ol diye. organze kurdelalarla süslü olacak, ama çook da sade olacak. umarım hayal ettiğim gibi olur. bugün de annanenle iş yaptık biraz, yorganları falan kaldırdık. yarın babacıkla biraz alışveriş yaparız herhalde. mayo almam lazım, seni de içine alabilecek bir mayo...

Salı, Mayıs 22, 2007

kızıma neler aldım nelerrr


biz sana neler aldık boncuk kızım annaneyle. sen cici cici giy diye. şimdilik sadece elbiseni gösteriyorum. diğerlerini merak et. büyüğü olsaydı ben de alırdım, beraber giyerdik lupim. çok güzel bir haftasonu geçirdik, doyamadım. 2 gün yetmiyor. hafta arası bir gün daha tatil olsaydı ne güzel olurdu. bu arada annenenin yaptığı muhteşem gürcü pancarı, kinzili cacık ve mısır ekmeğini yerken çoook kıpraştın, çok mu sevdin annecim. ne de olsa kanında gürcülük var :)) gerçekten de annanen muhteşem yemekler yapar, gerçi öğrendin artık yiyorsun. dün akşam teyzenle konuşurken sigara böreği dedi ve anladım ki CANIN sigara böreği istedi. hemen babacığı aradım ve yufka istedim. börekleri yaptım ve akşamın 10'unda hem kızarttım hem yedim. allahtan rahatsız etmedi. aklımız fikrimiz yemek oldu be kızım, bu gidişle şişko olup çıkarız. boşver, veririz kilolarımızı. yemeye devammm

Cuma, Mayıs 18, 2007

bunalım gece

herşey o kadar da güllük gülistanlık değil lupi hanım. geceleri çok bunaltıyorsun beni. dün gece çok bunalarak, gaz sıkıştırmasıyla ve mide kazıntısıyla uyandım. yemek yesem dokunuyor, gaz desem çıkmıyor, bunalmaya yapacak birşey yok, bu yaz nasıl geçecek bilmiyorum. lupiii nolur yaramazlık yapma kızım, anneyi üzme. bak senin yüzünden gece 2'den 3'e kadar uyuyamadık. babacık da çok üzülüyor, benim mutsuz olduğumu düşünüyor. ama mutsuz değil rahatsızım. çok seviyor seni duyuyorsun değil mi. seni öpüyor, boncuk kızım diye seviyor, eminim onu hissediyorsun. bak doğunca en çok beni sevmelisin yoksa küserim:)))

Perşembe, Mayıs 17, 2007


bak mercimeğim,

çok güzel olmayabilirim ama çekici olduğumu kabul etmelisin.

ben sana fiziğimle ilgili daha neler anlatırım, ayna takıntımı öğrensen doğmaktan vazgeçebilirsin dermişim.

neyse, annen sana bol bol beni anlatır zaten. gerçi beni artık sevmiyor ama, olsunn

lupişimmm

teyzesinin bir tanesi
annen seni benden çok seviyor biliyor musun:(
ama ben de seni annenden çok seveceğim mercimeğim benim, hahahahah...

kızımın ilk hediyesi



ve işte karnımda lupiiiiii

lupim benim, anneler günümü de kutlarmış, boncuk kızım. çoook güzel bir pastaydı, çok güzel bir gündü. inşallah seneye beraber kutlarız lupişkom. sen kocaman ol diye hergün süt içiyorum boncuk kızım. gün içinde içince dokunmuyor bize. akşam içsem ölürüm. bu arada ennn önemlisi deeeeeee seni hissettiğimden eminim artık. bu sabah çok fazla hissettim. çok tuhaftı biliyor musun. içimde birşey kıpırdanıyor, yapabileceğim hiçbir şey yok. içimde senin olduğunu ispatlıyor. bir canlı var. çok büyük bir mucize gerçekten de, her ne kadar biz insanlara çok normal geliyor olsa da. huzurlu musun boncuğum oralarda, seni rahat ettirebiliyor muyum acaba...hareketlerinin devamını bekliyorummmm

Perşembe, Mayıs 10, 2007

seni yeniden görmek

lupişkom bugün seni yeniden gördüm. çok tatlıydın canııım. didemlerin hastanesine gittik rana ve didemle. ben doktorla tanışmak istedim. bir alternatifimiz olsun değil mi hayatım. doktor fena değildi. kimselere güvenemiyorum. seni nasıl çıkartıcam bakalım bu karından. yine kıpraştın birazcık. doktor herşeyin normal olduğunu söyledi. bu arada ben şişiyorum tabi. 230 gr civarında dedi senin için. çoook çüçücüksüüün. normal mi doğmak istersin yoksa anormal mi:))) çok zor bir karar olacak gibi. en iyisi ünyede doğ sen bebiş, ne dersin. kraliçeler gibi doğarsın be. aslında olur olmasına da babacık ne kadar izin alabilir. onu görmeden duramam ki ben. çok kocacıyımdır, karnımda öğrenmişsindir belki. zaten meraklı okuyucularım da bilirler!!! evet çok düşkünüm, ne yapayım yani. o benim yakışıklı, tatlı kocam. sen bir aşk bebeğisin bunu asla unutma boncuk kızım. bizim yaşadıklarımız çok ama çok güzel şeylerdi hep, hala da öyle. inşallah hiç yok olmaz bu sihir. maşallah deyin okuyucular. allah herkese nasip etsin. boncuğum anneciğin çalışmak zorunda, birazdan kadla sahaya çıkacak. sakın yorulma tamam mı...

Pazartesi, Mayıs 07, 2007

bu arada bunlar 4 mayısta oldu, tarihi unutmayalım. aklımızdaki isimlerinse; zeynep, nehir, şevval. bunlar bu günün yarın ne olur bilinmez...

bizim boncuk kızımız

bizim tatlı kızımız, boncuk kızımız, herşeyimiz. benim için farketmiyordu ama baban hep kızım diye seviyordu seni lupi. onun istediği gibi de oldu. doktor % 1 yanılma payım var ama kız dedi. 0 sırada annanen bir alkış kopardı. inek de çok sevindi tabi bu işe, bıdıkla arkadaş olursun diye. babacık zaten keyiften dört köşe. sen sağlıklı ol da ne olursan ol be güzelim. bir an önce doğ da seni doya doya öpüp koklayabilelim. daha çok var ama ben çok sabırsızlanıyorum annecim. boncuğum. bu arada babana kızımızın ismini senin koymanı istiyorum dedim ve çok hoşuna gitti. yani ismini beğenmezsen babacığına hesap sorarsın şeker. bu arada cinsiyetini öğrenmeden annanen elbiseni almış, vallahi kadının içine doğmuş. o kadar da güzel ki mutlaka saklarım sen gör diye. teyzen çıldırdı telefonda. onu yerim, heryerlerini severim, g...nü, k...u öpücem doğunca diye diye çıldırdı. babaannen biraz erkeğe endekslenmişti kadıncağız şaşırdı ama yine de çok sevindi. dedense soyumu kim devam ettirecek derdinde. mumuyta deden karnıma kulağını dayayıp seni duymaya çalışıyor sürekli. herşey çok güzel boncuk kızım. seni bekliyoruz...

Salı, Nisan 24, 2007

tatil bittiiiii

bu gördüğün kad.evet biz gülüyoruz ama mutluluktan değil, SİNİRDEN...lüzumlu lüzumsuz herşeye hahhahhah. BU İŞYERİNDEN KURTARIN BİZİİİİİ. yoksa bakırköye doğru...
lupi 3 günlük tatil muhteşemdi. cumartesi sabah sinemaya gittik babişle, film arasında kaçtı kendisi, telefon geldi(pars). filmden sonra mamiyle dolaştık biraz, emre de erken geldi. dinlendim güzelce. pazar günü fatih pidecisine gittik ve 1,5 kıymalı yumurtalı ayyyyyy çok fena yiyesim geldi uffff. acayip güzeldi. olsa da yesek lupi. sende bayıldın bence. oradan doğru ortaköy'e. hava harika, deniz, güneş... dolaştık, fotoğraf çekindik yeni makinemizle. nazarlık ve küpe aldım. çok severim alışverişi ben napim yani...sonra oradan hisarüstüne. hergün böyle olsa keşke. aşkım da yanımda, mami ve tri de. bir tadeşim yok.olabilse...
eve gelip bir bütün kavunu devirdim. zaten en çok kavun ve çilek istiyorsun lupi. bu demek oluyor ki acccaaayip tatlı olacaksın:))) tabi bu kadar yemenin acı acı kusması olur mu olur. gecenin bir vakti bir sıkıştırdı ki sorma. bunaltıyor, bulanıyor, ızdırap yani.sonra tabi dayanamadım veeee kustuum. çok fenaydı. kusmak neden bu kadar korkunç ve bu kadar zor. ağlaya ağlaya öldüm. sonra pıtırcık uyuttu beni. sabah yine hava harikaaa. hemen enfes bir kahvaltı hazırlamaya koyuldum. ünye'de sabah bahçeden biberleri toplar, güzelce sarımsaklı domatesli kavururduk. harika olurdu. hasretle biber kavurdum kahvaltıya ve sanki o günlerin , o havaların kokusu burnuma doldu. ne kadar çok özledim ben evimi. yazarken bile içim bir hoş oluyor. burnumun direği sızlıyor. biz çok mutlu bir aileydik lupi. çok şükür hala çok mutluyuz ama birçok şey değişiyor insanın hayatında. herkes biryerlere gidiyor, hayatlar başka türlü devam ediyor. arada sana maziden de bahsedeyim bundan sonra, iyi olur.neyse yumurtaları haşladım, güzelce sosladım. gerisi klasik kahvaltı. ama çok leziz bir kahvaltı oldu. kocacık da izinliydi 23 nisanda hayret. ama arkadaşın aklı hep işinde. çok nazlıyım ben lupi, hep ilgi sevgi isterim, biliyorsun!! gerçi benim aşkım bir tane, hiç şikayet etmem ondan, dünya tatlısı bir boncukkk. çok nazlıyor beni ve bilmelisin bu aralar seni kızım diye seviyor. karnımı seviyor; bebeğim, boncuk kızım, yerim seni diye seni seviyor. artık erekek olursan da ona küsme. bu sadece bir his çünkü. yine konudan koptuk.. mamiyle evi toparladık, bakırköyden kıyafet almaya gittik murat'ın düğünü için. dönüşte aplayı da alarak antikköy'e gittik, et yemeye. güzeldi ama eskisi gibi değildi sanki etleri. gezmek tozmak ne kadar güzel. annen sürtmeye müsait olduğu için boncuk sen de çok yerler geziyorsun ve daha çoook yerler gezeceksin inşallah.
bugün teyzen de dep dep dep. şifreli yazmam icap ediyor, mazallah tehlikeli ellere geçerse yazımız.hımmm.

Cuma, Nisan 20, 2007

çok sıkıldım

çok ama çok sıkıldım. bu işten, bu şirketten, çalışanlardan, herşeyden. alıp başımızı gitsek boncuğumla uzaklara, yeni biryerlere. çok ama çok istiyorum. gerçekten de harika olurdu. neresi olduğu hiç farketmez. yeter ki beraber olalım ve buradan uzaklara gidelim. nolur allahım önümüze yeni bir kapı aç. egeye, akdenize, yurtdışına... o kadar bunaldım ki heryere gitmeye razıyım. çanta gibi gezerim kocamın yanında hiç şikayet etmem. hadi bu kadar fazlası olmuyorsa da en azından tatile çıksak diyorum ama dönünce yine aynı şeyler...bimtaşa girdiğim güne geri dönebilsem hayatım nasıl değişirdi acaba. şu an nerede olurdum...yıpranmaktan başka birşey geçmiyor eline insanın bu çok önemli bir gerçek. arada çok bunalıyorum ve ağlıyorum. ama böyle gitmez. hep böyle diyorum, icraat yok. birkaç sene sonra yine aynı yerde olmaktan çok korkuyorum gerçek anlamda. kabus gibi. umarım sen böyle bir duruma düşmezsin lupi. çok istediğin, çok sevdiğin ve zevk aldığın şeyleri yaparsın umarım.
bu arada gece çok kötüydü. bulantı beni mahvetti. acayip birşeyler kustum. sonra da uyuyamadım. çok bunaldım. bu iç sıkıntısının artmasından korkuyorum. nasıl dayanıcam daha ileriki aylarda bilemiyorum. allah sabrını verir inşallah. 6 mayısa kadar sabretmem gerekiyor seni görebilmek için. ama artık görmek istiyorum. bir hissedebilsem hareketlerini lupi. göster artık kendini...

Pazartesi, Nisan 16, 2007

ah lupi ah

ah lupi nedir bu mideme yaptıkların, edepsiz seni. tam iyileştim diyorum mide yine altüst. kıpır kıpır birşeyler oluyor, sanki açmışım gibi ama tokum. zaten sayende ne meyve yiyebiliyorum ne salata. süt desen hiç içemiyorum, gazdan ölüyorum. sana yeni şeyler aldık boncuğum, anneannen maşallah alışveriş canavarı olduğu için. herşeyde aklımız kalıyor. bir de cinsiyetini öğrenebilsek kimbilir neler alacağız sen düşün. acaba kız mısın; şöyle pörtlek gözlü boncuk bir kız. yoksa erkek misin baban gibi yakışıklı. hiç farketmez biliyor musun ne olduğun. hayırlısıyla, sağlıkla gel de sen.
bu aralar teyzen mevzusu var ortalıkta seni bilgilendireyim istersen bu konuda. manyak teyzen aşk meşk işlerinde... ona fazla zaman ayıramadığım için de bana çok sitemli. ama tüm suçlu sensinnnn...yoksa ben teyzeni hiç ihmal etmemm. o benim en yakın arkadaşımmm. biz en kötü günlerimizi beraber atlattık hep. her zaman birbirimizin yanında olduk. eminim her zaman da olacağız. ama bu sefer senin yüzünden ve annemlerin de yüzünden, doğru düzgün konuşamadım tadeşimle. neyse telafi edeceğimize eminim. çünkü o benim canımmmm. birtanecik kaşık suratlım, gaya boncuğum. bu yazıyı okuyunca çok şımarmasın ama söyle de olur mu...

Perşembe, Nisan 12, 2007

lupi göründü...

merhaba lupi, dün ikili test sonuçlarını aldım. herşey normal görünüyor. ama bakırköyde üzdün beni midem bulandı eve zor gittim. pıtırcığı aradım ve peşpeşe gittik yolda. yaaa. yaramaz seni. biraz kuyruk sokumum ağrıyor bu aralar, bulantılarım azaldı gibi ama yine de var. baş ağrılarım var ve gece tuvaletim yüzünden hep uykum bölünüyor, sonra da uyumakta zorlanıyorum. sıkıntılı dönem yakında geçecek dedi doktor dur bakalım, umarım geçer. şu an acayip ağrıyor başım, nasıl fena anlatamam. boncuk senin yüzünden ilaç da içilmiyor, nasıl olacak bu böyle, daha gelmeden çektirmeye başladın anneye...



boncuk bunlar senin ilk fotoğrafların, nasıl beğendin mi?
o gün doktor ultrason cihazını karnıma koyduğunda seni görememekten çok korktum, hala inanamıyordum galiba. bir de baktık ki seeennn. doktor gösterdi her yerini; bakın bu kafası, bu burnu (bu arada burnun oluşması çok önemli, normal bir bebek olduğunu gösteriyor) ellerin açık permakların görünüyor. miden, kalbin, beynin, omuriliğin çok şükür herşeyin var. ama bu sırada o kadar hareketlisin ki mumuyta deden espriyi patlatıyor;
- ayşe bu dansöz mü olacak ne...
bu adam gerçekten manyak...yerim onuuu. okadar hareket ediyorsun ki doktor boyunu ölçmekte zorlandı gerçekten. galiba ayvayı yedik dedim, bu kadar harekete nasıl dayanırız. gözbebeğini gördük, bu da önemli dedi doktor. şimdi 6 mayısı dört gözle bekliyorum seni görebilmek için. çabuk geç nisannn...

Pazar, Nisan 08, 2007

herşey birdenbire oldu....

evet lupi, aslında bir yanım psikolojimi düzeltmek için teste bakmak istiyordu, çünkü kendimi şartlandırdığımı bu yüzden midemin bulandığını düşünüyordum, olmadığını görünce bir sorun kalmayacaktı( bu arada teyzene de hep diyordum psikolojik olarak midem bulanıyor diye) ama diğer yanım çift çizgi çıksın nooolur diye içten içe yalvarıyordu.aslında biz daha yeni bebek kararı almıştık ve hemen olması için neden bu kadar şartlanmış ya da umutlanmıştım bilmiyorum. neyse ben testi yaptım ve beklerken elimdeki çöpleri falan atıyorum, oyalanıyorum nasıl olsa hüsrana uğrayacağımı biliyorum çünkü. aman tanrım 2. çizgi. inanamıyorum ve testin prospektüsünü tekrar okuyorum, 2 çizgi mi hamile yoksa tek çizgi mi. yoo doğru ama nasıl olur. zıplasam mı napsam, hep tuvalette kalamam.dışarı çık ve birşey yap. bu testlere güven olmaz hastaneye gitmelisin. aman tanrım, elin ayağın birbirine dolanması böyle birşeymiş. dışarı çıktım ve didem'i buldum, 4 aylık bebeği var, kenara çektim ve hiçbirşey demeden testi gösterdim. başladı zıplamaya. ben hala gördüklerime inanamıyorum ve birinin onayını bekliyorum. dur dedim kimseye söyleme ben hemen kan testine gidiyorum. bu arada söylediği şey de çok hoş; senin çişin di mi? bu kız beni öldürecek.neyse ben hemen odaya doğru gittim ve kad'ı yanıma çektim. hemen hastaneye gitmemiz lazım kad, test çift çizgi çıktı. kızcağız afalladı tabi. benim araba da yok sahada. hemen turnadan anahtarını istedim ve hastaneyi duyunca hemen anladı tabi bizim çakal.
-kad nereye gidelim?
-yakında nisa var oraya gidelim
-hemen verirler mi?
-bakalım soralım bir
-benim hemen öğrenmem lazım çatlarım ama
-dur sakin ol hayatım, sabret
nisa 1,5 saat dedi, tabi ben hemen başka yere gideli çok uzun dedim. hemen öğrenmeliyim ki pıtırcık ve tadeşime anlatabilmeliyim. sü'yü aradık biruni'nin numarasını aldık arayıp sorduk ki yarın veririz diyor. ohooooooo çıldırmış bunlar. istikamet international hospital. onlar da en az 1 saat diyor ve artık elimiz mahkum kanı veriyoruz. şantiyeye dönüyoruz, sonuç çıkınca arayacaklar. beklemek ne kötü şey...zaman geçmiyor.dayanamadım aradım ama sonuç yok. sonra telefon çaldı,
-fatma hanım mı?
-evet buyrun
-sonuçlarınız çıktı ama tamamı değil
-nasıl yani?
-siz hamilesiniz biliyorsunuz değil mi?
-yooo
-şimdi ne kadarlık hamile olduğunuzun sonucu gelecek hayırlı olsun, birazdan çıkar
tşk, tşk, tşk tanrım. napsam şimdi ben yahu. arkadaşlar ben gideyim de kocamla paylaşayım artık bunu. yihhuuu
emreyi arıyorum ve aşkım biraz yanına geliyorum 10 dakikanı bana ayır olur mu diyorum. tamam diyor sosyal tesislerin oraya gelirsin. iyi misin? öyle endişeli ki boncuğum hastayım diye...
önce hastaneye gidiyorum testin kalanını almak için. yine biraz bekletiyorlar ve sonuç 6-7 haftalık. emrenin yanına nasıl gittim, hangi yoldan gittim hatırlamıyorum. tesislerin otoparkında garibim beni bekliyor. deniz kenarı, hafif puslu bir hava. aşkım iyi misin noldu canım? gözlerine birkaç saniyelik bir bakış ve BEN HAMİLEYİM. idrak edemiyor. şaşkınlık , sevinç, bir tuhaf. bana sarılacak sarılamıyor ortalık yerde. arabaya biniyoruz. anlatıyorum. eli ayağı buz gibi. ellerimi tutup duruyor. önce figeni arıyoruz. o aramak istiyor;
-naber pi
-iyi enüş senden
-bizden de iyi ablanla floryadayız
-niye bu saatte ablamın yanında ne işi var?
-var işte, biz üçümüz eve gidiyoruz
-nasıl yani kiminle?
-üçümüz işte
-ciyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak
milli eğitimi de haberdar eden teyzen koşarak aşağı iniyor ve çılgın gibi, inanamıyor. çok güzel herşey çokk.ardından annaneni arıyorum ve klasik başı ağrıyor. aman da aman başı mı ağrırmış benim annemin. annane olunca geçer diyorum artık geçer. ne diyorsun sen ciddi misin? evet. aynı tepkiler şaşkınlık sevinç bir tuhaf oluyor. babam nerede, çarşıda ben söylerim ona diyor. hayııır. ben babama kendim söylerim deli misin sen. mumuyta naber artık sen dede mumuyta oluyorsun. sessizlik...işte böyle.kimse inanamadı sana lupi, ama çok sevindiler emin ol. hele babannen ne sevindibir bilsen. kadıncağız ne yapacağını şaşırdı. çünkü endometriyumu ona anlatmıştım ve bebeğimiz olamayacak diye çok korkmuştu.meğer hemencik olmuşsun lupişim.