Cumartesi, Temmuz 28, 2007

kızıma neler aldımm


oyuncaklarını beğendin mi şekerim. beğenilmeyecek gibi değil ki boncuğum. annen sana daha neler neler alacak. yer seni yer...sabah erkenden kalkıp ikea'ya gittim, çoook güzel şeyler vardı. zevkle gezdim. ve sana bunları aldım. hepsini değil tabi ki. daha önceden olanlar da var fotoğrafta. bu arada ilgili f. teyzenle baktığımız tavana asılan file oyuncak sepetinden de aldım. çabucak gel de oyna hepsiyle tamam mı şekerim...

Cuma, Temmuz 27, 2007

KABUS GECE

tam tarifi bu gerçekten, kabus gece. odalara girmeye imkan yok, adeta ateş saçıyor. salonda klima ferahlatıyor ama çarpıcak diye aklım gidiyor. akşamüstü mutfağı temizleyip canımı çıkartmıştım, yorgunluktan öldüm, uykusuzluk tuz biber oldu. salonda yattım. kalçam ağrıyor. klima bir açık bir kapalı. baş ağrısı. sabah 4 olmuş, ben daha tavşan uykularında. balkona çıktım, gezindim, yatağa gittim. biraz da orada döndüm. baktım yine olmuyor. bu arada akşam banyo yapmıştım, saçım bugün öğlende bile ıslaktı. salonda son bir saat filan uyumuşum, kalktım yine saat 6. işe gidebilmek mümkün değil, baş çatlıyor. rabbim yardım etsin, hayra getirsin. ne olacak bu halimiz. hafta sonu sıcaklık düşecekmiş, ama peşine yine bunaltmaya devam. iyi ki seni bu zamanlarda doğurmuyorum lupim, ne sıkıntılar çekerdin. sudecik bunalıyor zavallı, hep isilik oldu. çok iyi bir zamanda doğuyorsun.

ağustosun 15'i gibi dolabın gelecek.hemen gelmesini ve odanı hazırlamayı dört gözle bekliyorum. canımın içi...

Salı, Temmuz 24, 2007

doktora gittik...

günaydın bebeğim. çok şükür herşey yolunda. cuma günü doktorumuza gittik. biliyorsun, çünkü doktora tekme attın. karateci kızım benim. ben geçen aydan beri 1,5 kilo almışım, gayet iyi yani. ama sen geçen gittiğimizde 900 gr civarındayken, şimdi 1300 gr olmuşsun. şişko mu olucan kız. herşey iyi görünnüyordu da yine yüzünü göstermemek için elini kapattın. sen bunu hep yapıyorsun edepsiz kızım benim, teyzen gibi huysuz olucağını söylemiştim. doktora kordonu sordum ve baktık ki açılmış. rahat bir nefes aldım. tam ters durduğunu söyleyecektim ki artık döndüğünü söyledi. çok şaşırdım. herşey hazır galiba. aslında çok az bir zaman kaldı ama bana pek geçmiyor. çok şükür ki midemde falan problem yok. belim ve kalçam haricinde sorunum yok ama onun ne kadar rahatsızlık verici birşey olduğunu her fırsatta anlatmama gerek yok herhalde. neyse canımın içi katlanıcaz artık...
cuma akşamı egehan'ın doğumgününe gittik. çok büyümüş eşek kafalı, adam olmuş. güzel hazırlıklar yapmıştı annesi. çok tatlı mavi bir şort ve tişört aldım ona. iki araba döndük aşkımla. cumartesi günü dolap siparişini verdim, inşallah istediğim gibi olur. sana çoook güzel bir oda yapmak istiyorum biliyorsun. akşam babacıkla kuğuluya gidip tavla oynadık, tost yedik. son anda yendi beni mikrop.
pazar günü seçim günüydü. 9 civarı kalkıp oyumuzu kullandık, sonra yola koyulduk. fatih pidecisine. kıymalı pideleri midemşze indirip doğru ortaköy'e. seçim günü olduğu için heryer bomboş, trafik yok, etraf sessiz. beltaş'ta oturduk, gazetelerimizi okuduk, sohbet ettik. ne huzurlu bir gün. bebeğe doğru gittik. sonra da evimize. yattık yuvarlandık. pazar günü evde mayışmak ne güzel birşey. bu arada puzzle yapmak için mutfak masasıyla koltuğun yerini değiştirdik. yunuslu güzel bir puzzle olacak odanda kuzucuk. zor biteceğe benziyor, bakalım.

Çarşamba, Temmuz 18, 2007

kızımın yatağı var


lupim yatağın hazırrr. artık çok az eksiğimiz kaldı. şimdi gelsen hazırız yani. aman ha gelme, orada büyü boncuk. yatağın çok güzel olmuş be kızım, anneciğin sade ve şık olsun diye uğraştı ve başardı. ben çok beğendim. istediğim gibi olmuş gerçekten de. şimdi sana dolap yaptırıcaz. odanı güzelce süslemek istiyorum. bakalım umarım güzel olur. bu arada bazı ünye resimlerini de koyuyorum. göksu var, babaannen var, babacık var. kıskanma sen de varsın ama KARNIMDA. azgın kızım benim. uyurken babacık arkadan sarılmış da bana sen gümleyip duruyormuşsun. yaramaz seni. şu sıralar belimin ve kalçamın ağrısından duramıyorum. gerçekten de o kadar çok ağrıyor ki gece yatamıyorum. yataktan kalkıp mutlaka başka yerlerde yamuk yumuk uyuyorum. geri kalan zaman böyle geçecekse ayvayı yerim, nolur çok sürmesin ya da azalsın. yatakta dönemiyorum, ayağa kalkamıyorum, sağ bacağım komple ağrıyor. sen bir doğ ben bunların hesabını sana sorucam edepsiz kızım benim. heryerlerini ısırıcam senin.

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

lupi'nin ünye macerası...


güzel kızım merhaba. nerelerdeydik annecim biz seninle, nereleri gezdik. öncelikle otobüs yolculuğumuz çok iyi geçti. sıkıntısız gittik çok şükür. ama sen yaklaşık 14-15 saat boyunca hiç durmadın diyebilirim. arabada olunca duramıyorsun nedense, sebebini anlayamıyorum. çok güneşli, güzel bir gündü. hemen o gün sarma sardık. tüm gün bununla geçti. yorulduk tabi. beni bu halde görmek tabi herkese tuhaf geldi. gerçi herkes çok yakışmış dedi :)) akşam mamiyle yattık. ünye ne kadar da ferah geldi istanbul'dan sonra. ertesi gün öğleden sonra babaannenler geldi tatilden. onları görmeye gittik. göksu'yu sevdik. çok büyümüş bizim küçük göksu, acayip de şımartmışlar. hala bezleniyor edepsiz, 3 yaşını geçti. çok tuhaf geldi. ama tabi bizim de başımıza gelebilir, çok fazla eleştirmeyelim değil mi. yapmazsın sen boncuğum yaaa. babaannen seni çok sevdi. çiçek kızım, prensesim diye. o gece de mamilerde kaldık. salı günü temizlik vardı evde. 3 gibi mami ve tri ile ordu'ya gittik, anneme bluz bakmak için. yalıköy köftesi yedik, hatta telefon edip babacık'ı sinir ettik, çünkü o çoook sever. o akşam babaannende kaldım. gece köfteler ağzıma geldi hep. ve ertesi gün mide bulantılarım başladı. bu arada nermin teyzeler geldi. sabahtan eve gittim, onları karşıladık. özellikle yusuf amca'yı çok sevdiğimi burada belirtmek isterim. çok ama çok iyi, beyefendi bir adam. o da bizi çok seviyor.
kahvaltıdan sonra karnımın alt kısmına bir ağrı saplandı. bir türlü geçmek bilmiyor. uzun zaman geçmeyince korktum ve doktora gittik. bağırsaklarınla ilgili birşeydir dedi ve kas gevşetici verdi. bu arada otorur pozisyonda, yani ters durduğunu söyledi. bak eğer değiştirmezsen şeklini sezaryen olmamız gerekecek. neyse daha çok var doğuma kadar. teyzene benzemezsen dönersin. teyzeciğin oturur pozisyonundan vazgeçmemiş ve önce poposu çıkmış. o günlerde tıp gelimiş olmadığından da annesini biraz yırtmış. ayyyy sakın ha lupi, daha zaman var, aklını başına topla. dayak yersin haaa. eve geri döndükve yavaş yavaş bulantılarım başladı. daha doğrusu hiçbirşey yiyesim gelmiyor, yiyince dokunuyor. akşamı zor ettim. annanemle dedem geldiler. daha sonra babaannenler geldi. misafirlerimizle tanışmaya. konuşma arasında benim ağzıma sular gelmeye başladı ve hemen tuvalete koştum. aslında bunları biliyor olman lazım, bilfiil yaşadın çünkü :)) o kadar çok kustum ki, o kadar yemediğime eminim. çok fenaydı. herkes başımda tabi. sonra beni yatırdılar. biraz iyi hissettim, rahatladım. ama gece yine acayipti midem. perşembeye geldik sanırım. evet, sigara böreğini sardık o gün, rus salatasını annem akşamdan hazırlamıştı. acılı ezme yapıldı. patlıcanlar közlenmek için fırına verildi. çarşıya çıktım, hava teyzeye gittim. aaa ondan önce takı almaya çıktık teyzene. çook güzel şeyler beğendim, ama kuru teyzene olmuyor ki. bir deri bir kemik. neyse yine de yakışan, güzel birşey bulduk. sonra ben hava teyzede 2 saat kadar bekledim. patladım sıkıntıdan. bu sırada midem de hiç iyi değil aslında. akşama teyzeni isteyecekler, babacık'ı bekledik. 10 gibi geldi. isteme oldu. kocamı çoook özlemişim. hep benimle dalga geçtiler, bütün gün suratım asıkmış, emre'yi görünce ağzım kulaklarıma varmış. ne var yani, milleti görmek ayrı aşık olduğum adamı görmek apayrı. masanın etrafında otururken gülhis halam, şu emre'nin fatoş'a bakışlarına bak, gözlerinin içi gülüyor, ne kadar güzel bakıyor, çok hoşuma gitti dedi. bu arada emre yan tarafta koltukta oturuyordu. canım kocam beniiiimmmm. teyzen çok tatlı olmuştu. çok heyecanlıydı, kahve, çikolata ve tatlı ikramı yaptı. sen olduğun için ben pek fazla işe yarayamadım lupim. yoksa teyzenin nişanında kalburla su taşırdım. güzel bir akşamdı yani. sonra biz babaannenlere yatmaya gittik. gece 4 gibi tuvalete kalktım ve yine olan oldu. bir dolu da orada kustum. çoook kötüydü be kızım. hiç bitmeyecek sandım. allah'tan aşkım hemen uyandı, beni tuttu, yardım etti. sonra yattık, sen ne tekmeler attın bir bilsen. babacık bile şaşırdı. zaten ünye'de alt tarafa doğru bir basıyorsun ki bu çok tuhaf bir duygu, içim bir hoş oldu. idrar torbamın üzerine basmassan da sevinirim bu arada, hayatım tuvalette geçiyor sayende. cuma günü bulantım yine başlayınca doktorumu aradım. besin zehirlenmesi olabilir, git ve serum taktır dedi. ve nişan günü serum taktırdık. serumu alıp eve geldik birkaç saat sonra. biraz da evde yattık. millet kuaförde, ben serumla yatan bir tip. tadeşimin yanında olamadım diye de çok üzüldüm zaten. ne yapalım, daha beteri olmasın. 6 gibi, baktım ki biteceği yok, çıkaralım dedim dayıma. oh be rahat ettik, değil mi kızım. annemin yanına kuaföre gittim. saçlarımı ördürdüm, cici bir anne oldum. nişanımız çoook güzel oldu. teyzen peri kızları gibiydi. saçları, elbisesi, herşey çok güzeldi. sercan da çok hoş olmuştu. uzun zamandır görmediğim sevdiğim insanları gördüm, zaten nişanlar, düğünler bunun içindir bence. çok eğlenceli bir geceydi. tabi biz hiç oynamadık kızım, sayende :)) babacıkla dedeyle ve dayıyla dans ettik. babacık yine çok yakışıklıydı. nezahat abla beni yanına çekti, fatoş şöyle bir baktım da senin kocan hepsinden yakışıklı vallahi dedi. biliyorum zaten ama yine de hoşuma gidiyor. banu'nun düğününde giydiğim elbisemin arkasını açtırmıştım biliyorsun boncuğum, annecin çok sevimli oldu. tam cici bir anne pozisyonundaydım. çok yakışmış diye diye öldüler, kendimizi de fazla övmesek iyi olacak ama, güzel olmuştum gerçekten de. aşkıma göre zaten en güzel hep benim de :))) (ilgililer çok uğraşacak bu konuda benimle ama olsun)
müzik bittikten sonra amcam şarkılar söyledi her zamanki gibi. günsel halam hastaneden çıkmıştı o gün ama aramıza katıldığı için o kadar iyi görünüyordu ki. canım halam benim. inşallah onları tanıma fırsatın olur birtanem. çünkü benim halaları gerçekten de bulunmaz insanlar. aysel halam telefonda amcamdan kaderimin oyunu şarkısını istedi, içim parçalandı. hayatı çilelerle geçmiş zavallının. çok yoruldum tahmin edeceğin gibi. eve gittik, elektrik yoktu, mum ışığında yıkandım. ertesi gün deden ve babacıkla yola koyulduk ve evimize geldik. insanın evi gibisi yok, çok özlemişim. yıllarca o evde kalmasına rağmen babacık bile rahat uyuyamadığını söyledi ünye'de. çünkü artık bizim yuvamız burası. senin de geleceğin yuvamız boncuğum.
kad teyzen ve sü teyzen bosna'ya gittiler bu arada. söylemeden geçmeyelim. burası çook boş. kad teyzen gelince dolabının siparişini vermek için gidicem marangoza. işte böyle aşkım. dolu dolu bir hafta. ama uzun zaman bir yerlere gitmek istemiyorum artık. çok yoruldum. zaten evimiz de çok pislenmiş. nasıl kalkıcam o kadar işin üstünden bilmiyorum. temizlikçi kadı da köye gitti. ayvayı yedik. çabuk yoruluyorum lupim, o kadar çok iş yapamıyorum. eve biri gelse rezil oluruz vallahi, her yer toz, ütüler birikti. aman ne yapalım yani, sağlığımızdan önemli mi.

Cumartesi, Temmuz 07, 2007

ağırlaştım

şekerim, artık annen çok gezince gerçekten yoruluyor. dün akşam bakırköy'deydik. kad, sü ve ilgili f. ile. onlarla biraz gezdik, yorulmadım. sonra babacık geldi. ona nişanda giymesi için pantolon ve ayakkabı almamız gerekiyordu. birçok yere baktık ama bulamadık. heryerde indirim başlamış ve çoğu şey bitmiş. mudoya girdik. orada da son anda gözüme bir pantolon çarptı. denedik ve güzel oldu. baktım ki ceketi de var. battı balık yan gider misali, aşkım sen bunu da bir dene dedim ve takımı almaya karar verdik. çok hoş, keten, yaz takımı. o sırada yeşil bir keten gömlek çarptı ikimizin gözüne. baktık ki çok yakıştı. onu da aldık. biz zaten genel alıcı olduğumuz için kenarda paramız hiç olamıyor. olsun be lupi. para dediğin nedir ki, üç günlük dünyada. sonra sıra geldi ayakkabıya. işte bu çok zordu. çünkü hep acayip modeller vardı. beğenemedik bir türlü. bir de insanın aklında bir model olunca başka birşey beğenemiyor. evet benim aklımda birşey vardı. o takımın altına açık kahve, kaba olmayan, kağıtt gibi bir ayakkabı lazımdı. kemal tancada buldum onu. son anda. evet çok hoş, ince deriden, açık kahve, kağıtt gibi bir ayakkabı. 150 de ona bayıldık. 270 mudoya bayılmıştık.yani teyzen bizi göçertti yine :))
bu akşam yola çıkıyoruz seninle. eşyalarımızı hazırladım. sabah 7'de kalkınca iş bitiyor. mutfağı temizledim, ütü yaptım, valiz hazırladım, ıvır zıvır işler yaptım işte. birazdan da dışarı çıkıp kuaför ve terzi işlerini halletmem gerekiyor. akşamüstü babacık gelip bizi mertere götürecek. biz onsuz kaç gün nasıl durucaz lupim. ben onu çoook özlerim. şimdiden gitmek istememeye başladım. aşkımın kokusu olmadan duramıyorum ki ben. boncuk gözlerine bakmadan nasıl duramam ki. canımın içi benim. kocacıyım gerçekten de çok kocacı...

Perşembe, Temmuz 05, 2007

nazar var...

lupi bu belimin hali ne aşkım. çook ağrıyor. hele kıçım! yatakta dönerken bile etlerim kopuyor. deliksiz uyku uyuyamıyorum. sabah telefonu kapatmak için kalkamadım bile. babacık tuttu kaldırdı beni. ama sebebi belli. dün kendime nazar değdirdim. çok iyiyim, kızımla çok mutluyum dedim, hemen bir pürüz çıktı. bu akşam olmasın ne olursun. rahat bir uyku uyuyabilmek istiyorum. şööyle deliksizinden, lütfeeennnn

Çarşamba, Temmuz 04, 2007

tadını çıkarıyorum

boncuğum, karnımda olduğunu bilmek o kadar güzel ki. hareketlerini hissetmek - canımı yaksan bile - harika. çok şükür problemli bir süreçte değilim, ilk zamanlar çok kötürdü, bilirsin. ama çok keyifli bir süredir. inşallah bu keyif bozulmaz, sıkıntılı şeyler yaşamayız. etraftakilerde genel olarak mide problemleri var, çoook şükür bizde yok lupim. bu arada 7,5 kilo aldık ki bu gayet normal bir kilo alımı. 13- 14 kilo alanlar var. biz alsak o kadar kiloyu babacık bizi terkeder herhalde.
dün sabahtan itibaren hiç durmadın. geceye doğru ise kendini aştın. o kadar çok hareket ettin ki içerilere doğru, karnıma kum torbası (ilgili yorumu) muamelesi yaptın adeta. arada canım yanmadı değil, ama çok güzeldi. hareketlerin biraz azalsa aklım gidiyor. hep gümbürdet annenin karnını, varlığını hiç unutturma prensesim.
bu arada ünye'ye otobüsle gidiyoruz şekerim. ulusoy'un tuvaleti olan bir otobüsüyle. bak söz ver rahat sız olmayacağına. çünkü biliyorsun ki sen rahatsız olma diye uçağa binmiyorum. umarım ayaklarımız çok şişmez, kıçımız çok ağrımaz. dönüşte de dedenle döneriz herhalde. vee yatağını alırız...

Salı, Temmuz 03, 2007

tıpkı teyzesi

neden, çünkü sağın solun belli değil. birgün bakıyorum hareketlerin çok yavaş, mıymıy, mayışmış gibisin. ertesi gün sabahın köründen gece yatana hatta yattıktan sonra bile sürekli karnıma karate yapıyorsun. psikopat mı olucan kız. bugün de bruce lee günündesin şekerim, karnım bir o tarafa bir bu tarafa savruluyor. sen yeter ki hareket et de boncuk kızım ben arada canımın yanmasına razıyım. dün akşam dişimizi çektirdik biliyorsun. bildiğinden eminim çünkü dişçi koltuğuna oturduğum anda öyle çok hareket ettin ki. kendimi fazla sıktım herhalde. canım acımadı ama dişimin çekilmesi fikri hiç hoş değil. 10 gün kadar sonra da sol taraftaki çekilecek. bunları sana ödeticem lupi hanım. ne istedin dişlerimden edepsiz kızım benim.
şu andaki en büyük sorunumuz ünye'ye gitme meselesi. evet uçağa binince sıkılırım diye korkuyorum. son yolculuğumuzda çok korktum biliyorsun. inan ki sen olmasan gözümü karatır binerim, ama sen varsın. ya sana birşey olursa. ben ne yaparım o zaman boncuk kızım, allah korusun. muhtemelen daha geç olacak ama babacıkla gidicem. gerçi benim sıkıntım tek binememek değil ama olsun. yine de güç verir kocam bana. tadeşim üzülebilir geç gidiyorum diye ama affeder bizi eminim. streste şu an zaten zavallım. inşallah herşey istediği gibi olur kara boncuğumun. inşallah...