Perşembe, Ekim 28, 2010

yokum!!!





bu yüreğimde uçan kuşlar ortaköy'den kalma mı? yoksa 10:30 itibarı ile pazartesiye kadar yarı açık cezaevimize arkama dönüp bakmadan gideceğimden mi? insan taksimde hapis olur mu? yine dr. oetker'liğim tuttu. 3,5 gün yokum! bekle kuzu, geliyorum :)

Çarşamba, Ekim 27, 2010





tanrım sana şükürler olsun, biz çok mutlu bir aileyiz


Salı, Ekim 26, 2010

30+2




bana niye yok kocaman pasta, süslü kekler, bezeler. neyim eksik ki bu kuzudan. fazlam var :)
bir dahaki doğumgünümde istiyorum bak, dağıtırım uleynnn

Cuma, Ekim 22, 2010

uyku böceği ısırırsa sevinirim!

gece anamdan emdiğim sütü burnumdan getiren kuzunun sabahları babayla yattığında uyku ilacı içmiş gibi kalkamaması, babanın bol salgılanan uyku hormonlarının(o da neyse) nefesinden çıkıp kuzunun ciğerlerine dolmasından mı kaynaklanır acep. peki  babada bol salgılanan uyku hormonu sadece babadan oğula mı geçer, kıza geçmez mi? geçmez! geçmedi! ne bendeki, ne ondaki! doğduğunda görmesem bu bizim değil derdim ama gördüm viyaklarken. bana kastı var biliyorum! 3 yıl 21 gün 19saat 45 dakika oldu (matematiğim süper, süre geçmeden kaydı yayınlamalı) hala uykular haram bana, ahhhh





yazmadan geçmem!
köpüklerin arasında;
-anne harikasın
-niye? :)
-kulağımdaki köpüklerden kurtardın beni!

Perşembe, Ekim 21, 2010

...

bilmiyorum söyledim mi sana ne zamandır
hayatımda ne çok şey olduğunu
yıllar önce kalbimde trampetler çaldığında
hayal bile edemezdim bunca mutluluğu
bilmeden dalarsın ya böyle balıklama
iyi ki dalmışım ben o okyanusa
şimdi okyanusta kah yunusum, kah denizyıldızı
açıklarda hergün doğan güneşi karşılıyorum seninle 
derinlerde çok ihtiyacım var sıcaklığına... 

masallardaki gibi...

Ben nice depremler gördüm

Kolay kolay yıkılmam

Her defasında kaybetsem

Yine de hiç üzülmem

Aslında bu kadar da kırılgan değildim

Kendi yaptığım düşmanlara yenildim

Bir kayboldum sonra tekrar belirdim

Masallardaki gibi

Bir varmışım, bir yokmuşum

Sen bana imkanlar sundun

Ben bunu kabul edemem

Şimdiye kadar yalnızdım

Öyle pat diye değiştiremem

Aslında bu kadar da kırılgan değildim

Kendi yaptığım düşmanlara yenildim

Bir kayboldum sonra tekrar belirdim

Masallardaki gibi

Bir varmışım, bir yokmuşum

Korkarsam sakince ıslık çalarım

Ben susmam sende susma ki korkmayalım

maalesef az sonra gitmem lazım

Huyum böyle aynı yerde hiç kalmamışım

Bir varmışım bir yokmuşum….

Çarşamba, Ekim 20, 2010

mor hastası

collezione'nin çocuk mağazası kidsooll tam da işyerinin dibinde. ilk ziyaretimi yapmamla bir süredir içimde uyumakta olan canavar iştahla gözlerini açtı. pek fazla bir beklentim olmadan girdiğim mağazadan "ay ne güzelmiş"lerle çıktım. bu hırka-mont ve çanta da oradan. birkaç kazak ve pantolon da aldım kuzuya. aslında acayip olan şu ki koleksiyonlarının bir kısmını zara'dan kopyala yapıştır yapmışlar. kuzuya ilkbahar sezonunda aldığım keten gömleğin aynısına -ama tıpatıp- rastladım. kot modelleri, kadife pantolonların kesimi, aksesuarlar birebir aynı. kalitesi de iyi çıkarsa bugüne dek verdiğim paralara yanma zamanıdır.

*aslında hiç pişman değilim, olmam da! kuzuyu zevkimce giydirmek bana müthiş keyif veriyor! sefam olsun...




              eşyalar gelmeden, tüller takıldığında gittiğimizde eve,  güneşliği görmeden cırlar;
          - anne bu renkler mavi, pembe, sarı, yeşil. niye mor yok? sen benim mor hastası olduğumu bilmiyor musun?
-biliyorum annecik, baaak (güneşlik indirilir ve güneşler kuzunun yüzünde doğar)

dipnot: her zaman böyle dağınık bu kız ve bu oda. HeLp Me!!!

:)


biz sizi özledik :)
bütla niye karelere girmediiin

Salı, Ekim 19, 2010

3 yaşında bir kuzu

yine çoook kalabalık bir doğumgünüydü. ama hiç şikayetim yok. herşey sevdiklerinle birarada güzel. üstelik o kadar şanslıyız ki -özellikle kuzu hanım- sırf onun için kilometreler katedip gelen sevdikleri var bir sürü. salı günü hastalanan ben 2 gün raporluydum. baktım olacak gibi değil perşembe ve cumayı da birleştirdim. perşembe gelen GÜN grubu ilaç oldu. cuma akşamı da teyzecik. onca kalabalıkla, curcunayla ve yapılacak bir dolu işle birlikte başettik. masabaşı sohbetlerimizi yaptık bol bol. biraz da dedikodu tabi, en Ünyeli'sinden. insanın kendi canı gibisi var mı :) kuzu da bayıldı tabi bu duruma. gece yarısı bile yatmamak için direndi, öyle mutlu, öyle şımarık. imeceyle hazırladık tam 13 çeşit. tabi dostlar da katıldı bu imeceye; içli köfte, yaprak sarma ve börekle. pamuk prenses ve yedi cücelerden çıksak da pasta yoluna, gıda kaleminin azizliğiyle vazgeçtik. birkaç gün öncesinden hello kitty istiyorum demeye başlamıştı allahtan kuzu hanım da. sadece o olursa vazgeçerim dedi, kabul dedim. çok yorularak da olsa zevkle hazırladık herşeyi. ne güzel misafirlerin gelmesi, eş dost muhabbeti, birlikte olmak. çok özlüyor insan bu ıssız şehirde tümünü.






hanımefendi poz vermek istemeyine ancak bu kadar çekebildik, bu ne zillilik! babacıkla bile fotoğraf yok...






her yıl böyle olsun, gelenek haline gelsin, hep birlikte olalım, olurmu? :))

Pazartesi, Ekim 18, 2010

OHHH BE

onca zamandır niye yokum ki ben. güzelim açıkhavalardan dörtduvar arasına tıkılmaktan mıdır acep. yoksa sistemin bir türlü kurulamayıp bunca zaman değil yeni kayıt eklemek, yorum bile yazamamış olmam mı beni sinir eden. blog camiasından çok uzak kaldım çoook.
kulaklarımız niye kafamızda, uğurböcekleri nasıl ses çıkartır, vücudumuzun içinde ne var? dr oetker reklamı gibi oldu :) ben yazamadım ama kuzu sormaya devam etti.







dün kuzumun doğumgünü partisini yaptık. fotoğraflar... az sonraa :)))

Cuma, Ekim 01, 2010

iyi ki...

iyi ki varsın demek basit mi oluyor bebeğim. sen teyzenin eli kolu herşeyisin. yaşını doldurduğun her saniye yanında olamadığım için özür dilerim.şu an gözümden akan bir damla yaş sen doğduğunda yüzlerceydi sevincimden. hayatta her ne yaşarsam yaşayayım vazgeçemeyeceğim tek şeysin. sen yüreğimin içinden akan en sıcak nehirsin.
seni çok seviyorum teyzecik...