Salı, Nisan 24, 2007

tatil bittiiiii

bu gördüğün kad.evet biz gülüyoruz ama mutluluktan değil, SİNİRDEN...lüzumlu lüzumsuz herşeye hahhahhah. BU İŞYERİNDEN KURTARIN BİZİİİİİ. yoksa bakırköye doğru...
lupi 3 günlük tatil muhteşemdi. cumartesi sabah sinemaya gittik babişle, film arasında kaçtı kendisi, telefon geldi(pars). filmden sonra mamiyle dolaştık biraz, emre de erken geldi. dinlendim güzelce. pazar günü fatih pidecisine gittik ve 1,5 kıymalı yumurtalı ayyyyyy çok fena yiyesim geldi uffff. acayip güzeldi. olsa da yesek lupi. sende bayıldın bence. oradan doğru ortaköy'e. hava harika, deniz, güneş... dolaştık, fotoğraf çekindik yeni makinemizle. nazarlık ve küpe aldım. çok severim alışverişi ben napim yani...sonra oradan hisarüstüne. hergün böyle olsa keşke. aşkım da yanımda, mami ve tri de. bir tadeşim yok.olabilse...
eve gelip bir bütün kavunu devirdim. zaten en çok kavun ve çilek istiyorsun lupi. bu demek oluyor ki acccaaayip tatlı olacaksın:))) tabi bu kadar yemenin acı acı kusması olur mu olur. gecenin bir vakti bir sıkıştırdı ki sorma. bunaltıyor, bulanıyor, ızdırap yani.sonra tabi dayanamadım veeee kustuum. çok fenaydı. kusmak neden bu kadar korkunç ve bu kadar zor. ağlaya ağlaya öldüm. sonra pıtırcık uyuttu beni. sabah yine hava harikaaa. hemen enfes bir kahvaltı hazırlamaya koyuldum. ünye'de sabah bahçeden biberleri toplar, güzelce sarımsaklı domatesli kavururduk. harika olurdu. hasretle biber kavurdum kahvaltıya ve sanki o günlerin , o havaların kokusu burnuma doldu. ne kadar çok özledim ben evimi. yazarken bile içim bir hoş oluyor. burnumun direği sızlıyor. biz çok mutlu bir aileydik lupi. çok şükür hala çok mutluyuz ama birçok şey değişiyor insanın hayatında. herkes biryerlere gidiyor, hayatlar başka türlü devam ediyor. arada sana maziden de bahsedeyim bundan sonra, iyi olur.neyse yumurtaları haşladım, güzelce sosladım. gerisi klasik kahvaltı. ama çok leziz bir kahvaltı oldu. kocacık da izinliydi 23 nisanda hayret. ama arkadaşın aklı hep işinde. çok nazlıyım ben lupi, hep ilgi sevgi isterim, biliyorsun!! gerçi benim aşkım bir tane, hiç şikayet etmem ondan, dünya tatlısı bir boncukkk. çok nazlıyor beni ve bilmelisin bu aralar seni kızım diye seviyor. karnımı seviyor; bebeğim, boncuk kızım, yerim seni diye seni seviyor. artık erekek olursan da ona küsme. bu sadece bir his çünkü. yine konudan koptuk.. mamiyle evi toparladık, bakırköyden kıyafet almaya gittik murat'ın düğünü için. dönüşte aplayı da alarak antikköy'e gittik, et yemeye. güzeldi ama eskisi gibi değildi sanki etleri. gezmek tozmak ne kadar güzel. annen sürtmeye müsait olduğu için boncuk sen de çok yerler geziyorsun ve daha çoook yerler gezeceksin inşallah.
bugün teyzen de dep dep dep. şifreli yazmam icap ediyor, mazallah tehlikeli ellere geçerse yazımız.hımmm.

Cuma, Nisan 20, 2007

çok sıkıldım

çok ama çok sıkıldım. bu işten, bu şirketten, çalışanlardan, herşeyden. alıp başımızı gitsek boncuğumla uzaklara, yeni biryerlere. çok ama çok istiyorum. gerçekten de harika olurdu. neresi olduğu hiç farketmez. yeter ki beraber olalım ve buradan uzaklara gidelim. nolur allahım önümüze yeni bir kapı aç. egeye, akdenize, yurtdışına... o kadar bunaldım ki heryere gitmeye razıyım. çanta gibi gezerim kocamın yanında hiç şikayet etmem. hadi bu kadar fazlası olmuyorsa da en azından tatile çıksak diyorum ama dönünce yine aynı şeyler...bimtaşa girdiğim güne geri dönebilsem hayatım nasıl değişirdi acaba. şu an nerede olurdum...yıpranmaktan başka birşey geçmiyor eline insanın bu çok önemli bir gerçek. arada çok bunalıyorum ve ağlıyorum. ama böyle gitmez. hep böyle diyorum, icraat yok. birkaç sene sonra yine aynı yerde olmaktan çok korkuyorum gerçek anlamda. kabus gibi. umarım sen böyle bir duruma düşmezsin lupi. çok istediğin, çok sevdiğin ve zevk aldığın şeyleri yaparsın umarım.
bu arada gece çok kötüydü. bulantı beni mahvetti. acayip birşeyler kustum. sonra da uyuyamadım. çok bunaldım. bu iç sıkıntısının artmasından korkuyorum. nasıl dayanıcam daha ileriki aylarda bilemiyorum. allah sabrını verir inşallah. 6 mayısa kadar sabretmem gerekiyor seni görebilmek için. ama artık görmek istiyorum. bir hissedebilsem hareketlerini lupi. göster artık kendini...

Pazartesi, Nisan 16, 2007

ah lupi ah

ah lupi nedir bu mideme yaptıkların, edepsiz seni. tam iyileştim diyorum mide yine altüst. kıpır kıpır birşeyler oluyor, sanki açmışım gibi ama tokum. zaten sayende ne meyve yiyebiliyorum ne salata. süt desen hiç içemiyorum, gazdan ölüyorum. sana yeni şeyler aldık boncuğum, anneannen maşallah alışveriş canavarı olduğu için. herşeyde aklımız kalıyor. bir de cinsiyetini öğrenebilsek kimbilir neler alacağız sen düşün. acaba kız mısın; şöyle pörtlek gözlü boncuk bir kız. yoksa erkek misin baban gibi yakışıklı. hiç farketmez biliyor musun ne olduğun. hayırlısıyla, sağlıkla gel de sen.
bu aralar teyzen mevzusu var ortalıkta seni bilgilendireyim istersen bu konuda. manyak teyzen aşk meşk işlerinde... ona fazla zaman ayıramadığım için de bana çok sitemli. ama tüm suçlu sensinnnn...yoksa ben teyzeni hiç ihmal etmemm. o benim en yakın arkadaşımmm. biz en kötü günlerimizi beraber atlattık hep. her zaman birbirimizin yanında olduk. eminim her zaman da olacağız. ama bu sefer senin yüzünden ve annemlerin de yüzünden, doğru düzgün konuşamadım tadeşimle. neyse telafi edeceğimize eminim. çünkü o benim canımmmm. birtanecik kaşık suratlım, gaya boncuğum. bu yazıyı okuyunca çok şımarmasın ama söyle de olur mu...

Perşembe, Nisan 12, 2007

lupi göründü...

merhaba lupi, dün ikili test sonuçlarını aldım. herşey normal görünüyor. ama bakırköyde üzdün beni midem bulandı eve zor gittim. pıtırcığı aradım ve peşpeşe gittik yolda. yaaa. yaramaz seni. biraz kuyruk sokumum ağrıyor bu aralar, bulantılarım azaldı gibi ama yine de var. baş ağrılarım var ve gece tuvaletim yüzünden hep uykum bölünüyor, sonra da uyumakta zorlanıyorum. sıkıntılı dönem yakında geçecek dedi doktor dur bakalım, umarım geçer. şu an acayip ağrıyor başım, nasıl fena anlatamam. boncuk senin yüzünden ilaç da içilmiyor, nasıl olacak bu böyle, daha gelmeden çektirmeye başladın anneye...



boncuk bunlar senin ilk fotoğrafların, nasıl beğendin mi?
o gün doktor ultrason cihazını karnıma koyduğunda seni görememekten çok korktum, hala inanamıyordum galiba. bir de baktık ki seeennn. doktor gösterdi her yerini; bakın bu kafası, bu burnu (bu arada burnun oluşması çok önemli, normal bir bebek olduğunu gösteriyor) ellerin açık permakların görünüyor. miden, kalbin, beynin, omuriliğin çok şükür herşeyin var. ama bu sırada o kadar hareketlisin ki mumuyta deden espriyi patlatıyor;
- ayşe bu dansöz mü olacak ne...
bu adam gerçekten manyak...yerim onuuu. okadar hareket ediyorsun ki doktor boyunu ölçmekte zorlandı gerçekten. galiba ayvayı yedik dedim, bu kadar harekete nasıl dayanırız. gözbebeğini gördük, bu da önemli dedi doktor. şimdi 6 mayısı dört gözle bekliyorum seni görebilmek için. çabuk geç nisannn...

Pazar, Nisan 08, 2007

herşey birdenbire oldu....

evet lupi, aslında bir yanım psikolojimi düzeltmek için teste bakmak istiyordu, çünkü kendimi şartlandırdığımı bu yüzden midemin bulandığını düşünüyordum, olmadığını görünce bir sorun kalmayacaktı( bu arada teyzene de hep diyordum psikolojik olarak midem bulanıyor diye) ama diğer yanım çift çizgi çıksın nooolur diye içten içe yalvarıyordu.aslında biz daha yeni bebek kararı almıştık ve hemen olması için neden bu kadar şartlanmış ya da umutlanmıştım bilmiyorum. neyse ben testi yaptım ve beklerken elimdeki çöpleri falan atıyorum, oyalanıyorum nasıl olsa hüsrana uğrayacağımı biliyorum çünkü. aman tanrım 2. çizgi. inanamıyorum ve testin prospektüsünü tekrar okuyorum, 2 çizgi mi hamile yoksa tek çizgi mi. yoo doğru ama nasıl olur. zıplasam mı napsam, hep tuvalette kalamam.dışarı çık ve birşey yap. bu testlere güven olmaz hastaneye gitmelisin. aman tanrım, elin ayağın birbirine dolanması böyle birşeymiş. dışarı çıktım ve didem'i buldum, 4 aylık bebeği var, kenara çektim ve hiçbirşey demeden testi gösterdim. başladı zıplamaya. ben hala gördüklerime inanamıyorum ve birinin onayını bekliyorum. dur dedim kimseye söyleme ben hemen kan testine gidiyorum. bu arada söylediği şey de çok hoş; senin çişin di mi? bu kız beni öldürecek.neyse ben hemen odaya doğru gittim ve kad'ı yanıma çektim. hemen hastaneye gitmemiz lazım kad, test çift çizgi çıktı. kızcağız afalladı tabi. benim araba da yok sahada. hemen turnadan anahtarını istedim ve hastaneyi duyunca hemen anladı tabi bizim çakal.
-kad nereye gidelim?
-yakında nisa var oraya gidelim
-hemen verirler mi?
-bakalım soralım bir
-benim hemen öğrenmem lazım çatlarım ama
-dur sakin ol hayatım, sabret
nisa 1,5 saat dedi, tabi ben hemen başka yere gideli çok uzun dedim. hemen öğrenmeliyim ki pıtırcık ve tadeşime anlatabilmeliyim. sü'yü aradık biruni'nin numarasını aldık arayıp sorduk ki yarın veririz diyor. ohooooooo çıldırmış bunlar. istikamet international hospital. onlar da en az 1 saat diyor ve artık elimiz mahkum kanı veriyoruz. şantiyeye dönüyoruz, sonuç çıkınca arayacaklar. beklemek ne kötü şey...zaman geçmiyor.dayanamadım aradım ama sonuç yok. sonra telefon çaldı,
-fatma hanım mı?
-evet buyrun
-sonuçlarınız çıktı ama tamamı değil
-nasıl yani?
-siz hamilesiniz biliyorsunuz değil mi?
-yooo
-şimdi ne kadarlık hamile olduğunuzun sonucu gelecek hayırlı olsun, birazdan çıkar
tşk, tşk, tşk tanrım. napsam şimdi ben yahu. arkadaşlar ben gideyim de kocamla paylaşayım artık bunu. yihhuuu
emreyi arıyorum ve aşkım biraz yanına geliyorum 10 dakikanı bana ayır olur mu diyorum. tamam diyor sosyal tesislerin oraya gelirsin. iyi misin? öyle endişeli ki boncuğum hastayım diye...
önce hastaneye gidiyorum testin kalanını almak için. yine biraz bekletiyorlar ve sonuç 6-7 haftalık. emrenin yanına nasıl gittim, hangi yoldan gittim hatırlamıyorum. tesislerin otoparkında garibim beni bekliyor. deniz kenarı, hafif puslu bir hava. aşkım iyi misin noldu canım? gözlerine birkaç saniyelik bir bakış ve BEN HAMİLEYİM. idrak edemiyor. şaşkınlık , sevinç, bir tuhaf. bana sarılacak sarılamıyor ortalık yerde. arabaya biniyoruz. anlatıyorum. eli ayağı buz gibi. ellerimi tutup duruyor. önce figeni arıyoruz. o aramak istiyor;
-naber pi
-iyi enüş senden
-bizden de iyi ablanla floryadayız
-niye bu saatte ablamın yanında ne işi var?
-var işte, biz üçümüz eve gidiyoruz
-nasıl yani kiminle?
-üçümüz işte
-ciyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak
milli eğitimi de haberdar eden teyzen koşarak aşağı iniyor ve çılgın gibi, inanamıyor. çok güzel herşey çokk.ardından annaneni arıyorum ve klasik başı ağrıyor. aman da aman başı mı ağrırmış benim annemin. annane olunca geçer diyorum artık geçer. ne diyorsun sen ciddi misin? evet. aynı tepkiler şaşkınlık sevinç bir tuhaf oluyor. babam nerede, çarşıda ben söylerim ona diyor. hayııır. ben babama kendim söylerim deli misin sen. mumuyta naber artık sen dede mumuyta oluyorsun. sessizlik...işte böyle.kimse inanamadı sana lupi, ama çok sevindiler emin ol. hele babannen ne sevindibir bilsen. kadıncağız ne yapacağını şaşırdı. çünkü endometriyumu ona anlatmıştım ve bebeğimiz olamayacak diye çok korkmuştu.meğer hemencik olmuşsun lupişim.

Cuma, Nisan 06, 2007

lupinin miladı

evet öncelikle herşey tadeşimin(teyzenin) gelmesiyle başladı şubat tatilinde. ben hala hasta olmamıştım ve karın ağrılarım acayip bir şekilde devam ediyordu. pi ısrarla yavuz bey'e gidelim artık bu konuya bir çare bulmalısın diyordu ve küt diye randevu aldı ertesi güne. tıpış tıpış gittik tabi biz. elin mahkum :)) neyse doktor baktı etti ve endometriyozis var sende muhtemel dedi. evet bu ne böyle diyeceksin lupi. bu endometriyum denen bir tabakanın rahmin içi haricinde başka biryerlerde daha (bende yumurtanın üzerinde) olması demek. eee ne olacak yani dersen ağrılarımın sebebi bu ve gebe kalırsam geçebileceği , geç kalırsak da bebek olma olasılığının azalacağı söylendi. bu arada biz yani pıtırcık ve ben 2007 itibariyle senin olmanı istemiştik ve ...
doktora giderken yine de belki birşey vardır umudum vardı doğrusu içten içe. ama ultrasonda birşey yoktu. ama doktor dedi ki 6 haftadan küçükse zaten görünmez, sadece kan testinde anlaşılır.
doktordan çıkarken ağlayasım burnumda, tadeşim beni teselli ediyor...neyse böyle birkaç gün geçti. tadeşim gitti. ağrılara devam. ancak doktorun dediği ultrasonda görünmez lafı kafama çok takılmış olmalı ki diyorum ince ince midem bulanıyor.19 şubat pazartesi günü öğle yemeğine gittik kad ve sü ile. benim kafam hep sende.başım ağrıyor ağrı kesici almaya iniyorum dedim ve eczaneye gidip gebelik testini aldım....
aldım ama bunu alıp lavaboya gitmek o kadar da kolay değil, elinde neyle gidiyorsun noldu gibi sorular seni bekliyor. al başına belayı. bu yüzden bekledim bekledim, uygun zamanı kolladım.ve planlamanın tuvaletine gittim orada daha rahat olur diye. devamı var...

Perşembe, Nisan 05, 2007

akş lulusu

deneme yayını yapıyorum ses bir ki
aşkım sen okursun zaten...