Cuma, Mayıs 25, 2012

tarzını yediğimm



benim kuzum kocaman oldu yaa, yaşlanıyoruuum!!!
şartlı refleks! makine görünce dayanamıyor çatlak, hemen pozlara girmeler.

Perşembe, Mayıs 17, 2012

smyrna








     izmir çoook güzeldi. hava, deniz, güneş, ortam, tadeşim, sercan, okul, çocuklar, tren, köy, yolculuk, hayat çok güzeldi. hiç dönmek istemeyen kuzum "kapıyı kilitle biz giderken teyze, gönderme" diye teyzesini ayartma çalışmaları bile yaptı. tüm uçuş boyunca teyzemuyu çok özlerim deyip durdu. sonunda evde patladı. gözünden boncuk boncuk akan yaşlar "ben teyzemuyu özledim!" ben de kuzum, ben de..

Cuma, Mayıs 04, 2012

hikayenin ta kendisi

     nereden başlasam. çok mutlu ve şaşkınım. aylar önce okuduğum masumiyet müzesi ete kemiğe büründü geçen hafta. ve ben bugün oradaydım, az önce. yoğunken yazmalı duyguları, küllenmeden.

    tek kelime"büyülendim". ve anlamaya çalışıyorum bu nasıl bir adam, nasıl bir zihin, nasıl bir hayalgücü ya da öyle birşey işte. akıllı işi olmadığı kesin.

    önce hikayeden bahsetmeli aslında. kemal'in füsun'a aşkı -ki akla gelebilecek en bağımlı en saplantılı aşk- anlatılıyor.birleşemedikleri süre içinde kemal'in onunla ilgili biriktirdiği tuzluktan küpeye, gazoz kapağından izmarite, kaşıktan saate akla gelebilecek herşey, yanında olabilmek için yaptığı türlü şey, ona sadece ona adadığı bir hayat var romanda. iyi güzel, okurken de bu adam çılgın mı diyorsun ama müze bambaşka şeyler düşündürüyor insana. romanı okurken hayretler içinde kaldığım detaylar müzede küçük dilimi yutturacak cinsten. adam romanı kurgularken bu müzeyi kuracağını da tasarlamış kafasında, ona göre çalışmış, biriktirmiş neredeyse 20 yılda. biletler, ehliyetler, gazete kupürleri, rakı kadehleri, füsun'un üsym (o zamanların ösym'si) sonuç kağıdı, ayh akla gelemeyecek onca şey kitaptaki bölüm sırasına göre yerleştirilmiş. vitrinlerin ardında sesler geliyor, dikiş makinesinin, lavabodaki musluktan akan suyun..girişteki izmaritleri görmek tüm bu yorumları yapmak için kafi zaten. 4213 tane izmarit, ruj lekeli, her birinin tarihi damgalanmış ve altında el yazısı o ana ait bir not. en üst katta da kemal'in yaşamının son yıllarını geçirdiği yatak odası ve orhan pamuk'un kitabı yazarkenki el yazması müsveddeleri, onların üzerinde tuttuğu notlar, karaladığı kısımlar. merdiven boşluğundan görülen,çok etkilendiğim bir çizim var zeminde, tam ortada.işte aşağıda;


    yukarıyı okuduğumda içimdekilerin onda birini bile yazamadığımı farkettim. bu, olmasını istediğim ama maalesef bana bahşedilmemiş bir meziyet. gidip görün derim, ama önce okuyun. çukurcuma'da, yürürken bayıldığım bir sokakta, hikayesi olan evlerin arasında, hikayenin ta kendisi.

    dönüşte köşede hisko'ya uğramayı unutma! ev yemekleri yapan, hikayesi olan küçük bir lokanta. içimdekileri anlayabilen bir dostla dolu dolu bir öğle arası. bugünü unutmayacağım, dilimde bıraktığı tadı, zihnimdeki şaşkınlığı, yüreğimdeki heyecanı..