Çarşamba, Şubat 10, 2010

kuşlar

dün akşam ikimiz kitap okuduk, konuştuk, oyuncaklarla oynadık. otururken "hiç kimse gelmesin" dedi önce. gülüştük. jehan'la dans ettik. ama ne dans. bakışarak, gülüşerek, öpüşerek. öyle bir ifade ki suratındaki, mest olmuş. sonra başladık sevişmeye. sarılmalar, öpmeler. birden dünyaya haykırdı sanki, herkes duysun, herkes bilsin;
-benim annemmm
yüreğimdeki kuşların kanatları öyle bir çarptı ki birbirine...

çokokrem

gezinirken baktım sürüyle çocuk sıraya girmiş. hemen atladık. ister misin annecik? isteriiim. kuzu önlüğü giydi, kimseye sormadan küt diye oturdu masaya. baktı gelen giden yok, koca kutunun içindeki çikolata kaplı spatulayı alıp ağzına attı. kızlar gülerek yanına koştular. sonra ablayla kalp şeklinde bir ekmeğin üzerine çokokremi sürüp üzerini süslediler. aman sonrası çok fena...
şekil A

arkadan sesleri duyuyorum, "ay o nasıl yeme, zevke bak, hakkını verdi"
"reklama bunu çıkarsalarmış ya"
ertesi gün yine çıktı karşımıza, yine yedik. ama ilk heyecan yoktu...

şapkaya bittim. bana da verselerdi iyiydi...
kendi renklerime bürüdüm kuzumu da sonunda, hiç itirazı yok ama
hep burada olsan, seni hiç özlemesek, olmaz mı?
hayatımdaki 3 kadın :p
ilk öğretmen hiç unutulmuyormuş gerçekten de. 1. sınıfı okuttu bu güzel kıza tadeşim. her gelişinde mutlaka görüşülüyor, sürekli mektuplaşıyorlar. ve hala o gelsin istiyorlar. ben de istiyorum ben de ben de...