Cuma, Eylül 03, 2010

benekli faremi gördünüz mü?

o kadar gezintiden eli boş dönülmezdi elbette. yapı kredi yayınlarının taksim mağazasına bir uğrayalım dedik. ve bu güzel mi güzel kitabı seçtik. gerçi hepsi güzeldi ama...
 kuzuma alacağım kitabı mutlaka okurum. hikaye iyi mi, anlaşılır mı, saçma sapan cümleler var mı. öyle şeylerle karşılaşıyorum ki, kitabı yazanı bırak basana şaşırıyorum. neyse kitabımıza dönelim. orada okurken öyle hoşlandım ki, hikaye çok güzel. hele resimler! yazar aynı zamanda kitabın çizeri. renklere, karakterlere bayıldım. bir tane de yedek almalı aslında saklamak için, ne de olsa akıbetini az çok tahmin edebiliyorum :)
bizimki kitaba bayıldı, gülücüklerle dinledi, inceledi. ve bir süre sonraaa ilk yaramıza merhaba dedik! salıncaktan düştü. aman ne ağlama, ne sızlanma. biraz sürtünme ve biraz da kanama var. sanırsın oluk oluk kan akıyor. kanı gördükçe kendinden geçiyor. çok ama çook uzun bir süre susturamadık biz bu kızı ( ızdırap dolu zamanlar insana daha da uzun gelir ya). üç kişi ne yaptıysak olmadı. terden, ağlamaktan bitap düştü, susmaz.  figen'in beyninde yanan ampul hayatımızı kurtardı.
-şu masayı boyasak ya!
öylesine ortaya atılmış bir fikir gibi görünse de;
-aaa bende ahşap boyaları vardı,
diyen ben hemen kilere koşup -sanırım 5 yıl önce almıştım, hiçbirşeyi atmamak lazım- boyaları kaptım. bir de bakarım ki hepsi sapasağlam veee  renkleri  kuzumun yeni odası için seçtiğim tüllerle aynı. nasıl sevindirik oldum :) kaptık fırçayı, kuzu da geçti başına masanın. boyarken acısını  unuttu, ortaya da harika bir eser çıktı.
 bitmiş halinin fotoğraflarına şu an ulaşılamıyor, daha sonra tekrar deneyiniz :)