Perşembe, Ekim 13, 2011

dilli zilli

evet evet, çok oldu biliyorum. sorarsın bana ileride, bu aralıklar neden uzadı diye. biraz tatsızlık, biraz yoğunluk diyelim annecik. biz nasıl zamanlar geçirirsek geçirelim sen öyle bir hızla büyüyorsun ki aklım hayalim almıyor. büyümende birincilik sivri dilinde hanımefendi. laflar takır takır, cuk diye yerine. bize de bazen gülmek bazen bön bön bakmak kalıyor.

                                  -eylül biraz sus da muhabbet edelim artık!
                                  -niye, siz muhabbet kuşu musunuz?



               -annecik biliyor musun, senin yaşındaki çocukları anneleri yatağına yatırıp odadan çıkıyor ve çocuk kendisi uyuyor
              -cık cık cık!!!

 

 -annecik, bu babanın da bir faydasını görmedim, çağırdık hala gelmedi!
                             -aman anne, kızma ya, çocuk maç izliyor!

 


bu tüllü şeyi bana aldırana kadar göbeği çatlayan kuzu.neyin üzerine giyeceksin, olmaz ki dedikçe, pantolonun, taytın, çorabın, nooolur anne, nooolur alalım diye beynimi yiyen zilli. seninle başım dertte, ne yapsam bilmiyorum...


biz yine sonbaharda, hayran olduğumuz florya'da, düşen sarı yaprakların hışırtılarıyla mutlu olduk.
uzun zamandır fotoğraf koymamamdan yakınan uzaklardaki ailem! kanarsınız artık fotoğrafa. bakın gari...                                      


bu fotoğrafa dikkat, burası bizim ayakkabılık :)