Salı, Aralık 08, 2009

klik, klik, klik









fotoğrafçı edasıyla, boynumda makinem, elim sürekli deklanşörde. aman pozları kaçırmayayım, seri çekimler yapmalıyım. kuzu bana bak, anneye gülücük mey. e hani benim fotoğrafım. 8-10 poz da benim olmalı. 5? 3? 1 tanecik bile mi?
dün akşam uyku öyle bastırmış ki pilav yerken gözler kapanıyor, ağzında pirinç uyuyakalacak, korkuyorum. bir yandan da uykunun verdiği huysuzlukla ne desem ağız bir karış açılıp ağlıyor.
-al annecim, annesinin canı
-canı değiliiim, hüüüüü, atlıkayıncasıyım ben anneniiin
-tamam bir tanem, pilavını ye hadi
-ye deme deme deme
-tamam yeme kuzu, kaldırayım mı?
-hüüüü, kaldırma pilav yiyceeeem
-uyuyalım mı annecik?
-uyumicam, uyumicam (gözler kapandı kapanacak)
kucağımda saniye içinde uyuyuverdi, inanılmaz, normalleşiyor!!!

havacılık müzesi


bu amcaya bayıldım :)







gideriz, güzelmiş, mutlaka görmeliyiz derken nihayet geçen hafta orayı da tıkıladık. görülmeye değer. şansımıza hava da çok güzeldi. şekildeki sıcak çikolatalı tartı mideye indirdikten sonra nereye gitsek tozpembe olurdu :p havacılığın nereden nereyeee geldiğine inanamadım.
not: sevgilim, iyi ki hava harp'e gitmedin, ben sensiz naaapardım
(e bu çocuk pilot olsa bana kalmazdı mı acabaa)

kuzu kuzu mee

arabada annemle babamı bekliyoruz, markete girdiler, birşeyler alıyorlar. biraz fazla bekledik sanırım. kuzu dayanamadı;
-bu çocuklar nerde kaldı yaaa!!!
üzerimi giyiniyorum, beğendi;
-kıyafetlerini giyindin, çok güzel bir kız oldun!
-annane, pembe sana çok yakışmış!
ne desem; ZİLLİ...

öp, öp, öp








öyümcek adaam








kim öyümcek adama sarılınca bu kadar mutlu olabilir ki!
bir; kuzu
iki; mary jane watson :p