Çarşamba, Nisan 30, 2014

sabahattin ali candır..

Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi: Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum. Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı, içinde yaşanmaz bir dünyada yasıyorum.

Çarşamba, Nisan 23, 2014

yat yuvarlan

kocaman bir dinginlik, bahar mı geldi ne. 
alarmsız kalk, yat yuvarlan..
zevkle kahvaltı hazırla kuziyle. yo hemen toplama, biraz daha yat..
biraz çamaşır at makineye yıkasın. yine yuvarlan..
toprakla ilgilen, saksıları büyüt, küçük de olsa bir köşe var balkonda, kıymetini bil.
yorma hiç kendini, hadi şimdi pazara, çilek, roka, bakla seni bekler..
geniş geniş gez, acele etme. esnafla muhabbet et, güzel gün..
istavritleri de aldın, akşama güzel bir sofra..
müziği aç şimdi, geç balkona. yak bir tane, yaz şimdi dert ortağına. bugün dertlerini değil huzurunu paylaş.
uff bıktı o da senden ne de olsa..
biraz daha iyi hissedersem istifa dilekçemi hazırlarım haa..
amaan yat yuvarlan

Pazartesi, Nisan 21, 2014

again please!

parmağıma kadar mutluydum bu hafta sonu!
cumartesi kuzi kankasına posta, bendeniz rektifiye için kuaföre.itiraf ediyorum, her hatun gibiyim, kuaförde saatlerimi harcamaya bayılıyorum. keşke saçımda boya varken biri sırtıma masaj yapıp, diğeri ayaklarımı ovsa, bir yandan şöyle bol baklavalı karnı olan da çilek yedirse diye hayal etsem de fazla fazla türk kahvesi eşliğinde bir sigara yakılıp muhabbet edildi. otuz iki dişimi açıkta bırakan mutlulukla geçirdim cumartesimi.
pazar sabahı tabi ki en sevdiğimiz eski pidecimizdeydik. ustadan da sitem yedik, nerelerdesiniz, unuttunuz bizi :)) vücudu zevk hücreleriyle doldurup yeşilköy'de aldık soluğu. ve yaptım, kumlara yattım sevgiliyle, ayaklar çıplak, dinledik beraber deniz sesini, ardındaki sessizliği. tepemizde güneş, yanımızda kuzi, ohhh mis. uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım hiç sevmediğim pazar gününde. haaa, enn önemlisi de mucizeler oluyormuş hala, anladım; 10'a kadar uyudum ben bu pazar :))
dedim ya;
                                               parmağıma kadar mutluydum bu hafta sonu!

Çarşamba, Nisan 16, 2014

umarım..

pazar sabahın köründe markete gittim. arabadan indiğimde bir sükunet.çok garip, kulak kesildim! yandaki ormandan gelen kuş sesleri var yalnızca. geride koca bir sessizlik. tepemde kocaman bir güneş, sapppsarı. işte istediğin bu dedi içim, sessizliği dinlemek. yapay olan herşey hariç dinlemek. denizi, rüzgarı, ağacın hışırtısını, kuşların cıvıltısını. bu hafta tek isteğim herkesler uyurken yola koyulmak ve yatıp çimenlerin üzerine gözlerimi kapatmak. ve dinlemek..

Pazartesi, Nisan 14, 2014

basit..

"arkadaşınız size durup dururken vursa ne yapardınız?" sorusuna deniz; "hakkından gelirdim, gününü gösterirdim" gibi şeyler yazmış. bizimkinin yorumu ne peki;
 "bildiğin erkek işte!"
hayatı şimdiden çözdün..

Perşembe, Nisan 10, 2014

mado keçi sütünden ne çıktı?



bu bu nedir bu? ıggghhh pek de matah birşeye benzemiyor değil mi? nereden mi çıktı?
yahu yazdım ya başlıkta, google amcada arayan olursa belki karşısına çıkar da okur diye!
bir heves koşarak gidip aldığım, hem de çoook güvendiğim bir yerden. her akşam kuzinin içtiği, yoğurdunu da yapıp havalar attığım, tanesine 5 liracık verilen madonun günlük keçi sütü şişesinden. 
 şubeyi aradım, gelip aldılar, yenisini gönderelim mi dediler. yok anacığım dedim, içim kalktı, bir zahmet merkezinizle iletişime geçin, bu nedir bir açıklama istiyorum. yoksa hevesim kursağımda kalacak, çoook sevişir olmuştuk keçi sütüyle. mado'nun sitesinde bir form var, ben ne olur ne olmaz orayı da doldurdum, ses seda yok.dayanamadım, bir daha yazdım, yine tık yok. ey mikroplar , her yere yayılmayı biliyorsunuz, sütün yarım litresini 5 liraya satmayı da. bir küçücük özrü haketmiyor mu bu müşteri. madem cevap vermeyeceksin, neden koydun ki o siteye formu. alamadım hırsımı, çıldıriciiiim ayyy..




Salı, Nisan 08, 2014

enayi

     evet, az önce aldığım gaz ve dolduğum duygularla geçtim klavyenin başına, ki bu benim için pek hayırlı olmayacak. çünkü bir özeleştiri yazısıdır biline. evet kendimi yatırıp neşteri vurmaya karar verdim. kes anam;
     yıllardır kendi işimi kurmaktan bahsederim, aman allahım ben bile söylediklerimi duymaktan yoruldum, zavallı çevremdekiler..işin tuhafı farklı işler kurabilme ihtimalimdir. bir kara fırın açar, bir simit sarayı yok yok pasta yapıcam. küçücük bir kafe de olabilir, içini istediğim gibi dekore ettiğim. e zaten ege'ye de yerleşicez :))
bitti! artık hiç bahsini açmaz oldum. rahatladın mı!hayalsiz yaşar mı insan! ben bir süredir yaşıyorum, oluyor dert etme..
işimde hiç mutlu oldum mu diye düşünüyorum da çoook eskidendi. ahhh neşter çok derine indi bak. öyle eskiden ki.birazdan sene bilmem kaç diye başlarsam kalk ve kaç n'olur.
dinç bir şekilde kalkıp sabah sabah duşumu bile alıp işe erkenden geldiğim ve müziği açıp çoook mutlu olduğum bir dönemim var benim yaa. işte yaptığım en küçük bir çalışmadan bile mutlu olan, bir işe yaradığımı sanan, içine polly kaçmış fatoş! şimdilerde yataktan vinçle kalkan, evden sürünerek çıkan, gününü "bitse de gitsek, bitse de gitsek.." modunda, gözü saati taciz ederse hemen ilerlermiş gibi hep duvarda. ahhh,  gel de evrime inanma.
eskiden olsa böyle durumlarda kendime küçücük bir kıvılcım bulurdum, gazı verip ateşleyecek kadar. ama şimdi amaaaan diyorum, 48 saatlik kısacık tatil için 5 gün mahkumum be hacı. ne zaman salıverirler, müebbet mi yoksa :))


ya yok be o kadar da ölmedim. işyeri o kadar da feci olmuyor hergün, bazen seviyorum. hem belli mi olur, bir dükkan açarız belki, şöyle bembeyaz masalarla mavi keten perdeleri olan. kıvılcım!!!
bak buna da görsel koyayım dedim ama bulamadım, neden? çünkü benim bu yeri açmamı bekliyor cümle alem ^.^
yol uzun ve o anasının kızı! gecelemeye de başlar yakında..

Cuma, Nisan 04, 2014

kıskanma değil, gıpta :P

"Ölmek için yapmadım bunu. Yaşamak için yaptım."
dayanamadım, buradan aşırdım :)
sonrasında birşey gıdıkladı beni, biraz araştırdım ve çıldırdım. yine hayallerinin peşine düşen insanların ümüğünü sıkma sendromum geldi bak, soldan soldan. ah be çocuk! helal sana be!







gözlerimi kapattım ve düşledim. hani bazen rüyanda yüksekten düşersin ya, çok gerçektir, irkilip uyanırsın. düşmeden devam ettim bu kez. james'in gözlerinden bakmaya çalıştım. heyecanlandım ama zevk aldım. manzara altımda süzülürken hiç titremedim. yalan be yalan! yapan var yapamayan var, ne gaza getiriyorsun insanı be james!!!

Perşembe, Nisan 03, 2014

bir sana doyamadım, bir de sabah uykusuna :)

akşam misafirim vardı, eski dostlarımız. evet çok özlemiştim, uzun zamandır görüşmemiştik, muhabbet çok çok iyiydi. ama çok geç gittiler ve şu an GÖZÜMDE MANGAL PARTİSİ VAR. buyurmaz mısınız :))

Çarşamba, Nisan 02, 2014

ey benim sersem tavuğum. kime çektin sen böyle uzaylı zekiye! alışveriş merkezinde kalabalığın üstünden uçmak için takıldı değil mi bu kanat. çantanda eminim çok paran, tepende deliler gibi güneş var. içine de balerin kaçmış, bale pabucunu giyseydin ya kuzim. ha, bale pabucu demişken bir daha tekini kaybedersen baleden çekip alırım seni, heyyyt. zor alırsın :))

dün, arabada;
-günün nasıl geçti annecik?
-iyiydi....anne, ben piyanoyu bırakıyorum!
-nasıl yani????
-piyanoyu bırakıyorum dedim anne!
-noldu annem, bir sorun mu var?
-hayır sıkıldım, bırakıcam!
-hadi ya :((
-şakaaaaaaaaaaaaaaa

"1 nisan" dan nefret ederim ben!!!