Çarşamba, Temmuz 15, 2009

doktorlar...









-eylül bu kim?
-eda
-peki bu kim?
-eda!
ünye'ye gittiğimizde eda oradaydı, onu gördü ilk birkaç gün. birlikte bol bol oynadılar. sonra ela geldi. hatlar karışacak sandım ama ela'yı bir kez tanıttıktan sonra hiç karıştırmadı.
bir süre sonra onlara edacığım ve elacığım diye seslendi hep, kan çekimi işte, birbirlerini çok sevdiler. tabi kan bağı olmasa da sevenler var canıım(benim gibi).samiş ise kızların oyun arkadaşı zaten.
-eylül sana davulu kim aldı?
-çamiye
-bak benim eylül samiye, ben.
ah be samiş kızların seni sevmesi için birşey yapmana gerek yok ki, sana zaten bayılıyorlar. bu arada tüm bunları kaçıran biri var. tabi ki esra. sen de olsaydın çok güzel olurdu be güzelim.
işkenceci sülalenin baş işkencecisi.gökhan uyar. eylül'den sürekli ıhhh yedi, aralarında bir oyuna döndü bu. her ne kadar rahatsızmış gibi yapsa da dötaan olmadan duramadı kuzu. olmayınca hep sordu. dötancığımmm, amcacığımmm bile dedi en sonunda. havaalanında da gideceğimizi anladı ve amcasını öptü. ama işkenceci abim son olarak bana bir ıhhh yap kızım diyerek son dayağını yedi.
babaannelerden eve gelirken muhtar demeye başladı bizimki. muhtar kim diye sorunca cevap hazır; cemil dedeee

çok saçı olduğu içiiiinnnn









yüzümüz hep böyle güler inşallah. kuzu kızımın biraz da olsa saçları uzadıııı. toka takmak ne kadar da hoşuma gidiyor, baktıkça bayılıyorum. sercan taksın dedi, deden görsün, göksu çok beğenmiş sakın çıkarma diye diye alıştı takmaya. bu arada kendisi sercan hastasııı. çeecan deyip bir utanma gülüşü var.
bu arada kızım aşık oldu. evet aşık oldu. cezmi'ye. o varken kafasını kaldıramaz oldu. dondurmasını bile yiyemedi. kaçamak bakışlar, utangaç gülücükler. çok harikasın kuzum çoookkk