Perşembe, Temmuz 30, 2009

biz...



4 yıl önce bugün ne kadar da heyecanlıydım. keşke bir daha yaşayabilsek aynı günü. çok güzeldi yaaaa
tabi ki 4 yıldan çok öncelere dayanıyor aşkımız. birlikte hep çok mutlu olduk. kötü günlerimiz de olmuştur tabi, ama aklıma bile gelmiyor doğrusu. hep inandığım birşey vardır hayatta, her insanın bir ruh ikizi var, her tencerenin kapağı olduğu gibi, iyi ki tava olmadık :)) varlığı sana huzur veren, yokluğunda nefes alamadığın, hep yanında olmak istediğin, bakışlarla konuşabildiğin biri var mutlaka. çok şükür ki ben çok erken kavuştum kapağıma :)
ve aşık olduğum adam çok güzel bir kız verdi bana, mutluluğumuz katlandı. biz hep ikimizdik, artık üçümüz olduk. bunu simgeleyen küçük birşey almış bana sevgilim, zarif bir kolye. ince bir zevkin ürünü, çok sevdim. teşekkürler boncuğum. biz hep biz olalım...
ve yine dualarım kızım için, umarım aşkı tadarsın, bizim gibi çooook mutlu olursun kuzum.
hamiş:bol bol babana bak da yakışıklı birini bul :))))))
hamiş2:kuzunun sayesinde kocamla fotoğrafım yooook, haksızlık buuuuuuuuu

Çarşamba, Temmuz 29, 2009

annesinin güzeliiii





ya sen nasıl bir tatlılıksın, annen seni nasıl yesin.

-çok özledim
-kimi özledin annem?
-göksucuğumuuu, tümayıı, amcacığımııı
telefonda babaannesiyle konuşuyor, konuşmanın sonunda "seni sebiyom"!!!!!

atos, portos, aramis...




oğluşumuz geldiii






ve nihayet. beklenen gün geldi, oğluşumuz gurbet ellerden evine döndü, haydi beeeaaa
çok özlemişiz yahu, okursan şımarma lütfen. ama sen zaten şımarmazsın. çadır köşküne kahvaltıya gittik birlikte. güzel bir günde, güzel insanlarla, güzel vakit geçirdik. oğlan bize bülent ersoy yelpazesi getirdiii. sipariş vermiştik.hahhahhah. deli çocuk, getirdikleri çok güzel. en güzeli eylül'ünki. küçücük, tavşanlı bir yelpaze. öyle sevimli ki, bayıldı bizimki. kim getirmiş ona yelpazeyi, hanifeee. neyse düzeltmeye çalışmanın bir anlamı yok. kızlara da cilvelendi bu arada. durup durup süreyyaaa, kaddiyeee. hiç üzmedi bizi, çok uysaldı, ben de şaşırdım. çocuk milletiiii


döverim haaaaaaa


duruşunu yediğimmm

-anne, ayıcıklı lazımlı alalım. toyikide var. sudenin ayıcığından.
-napıcaksın annecim ayıcığı?
-çişimi yapıcam, bopbop yapıcam.
tabi biz bir hevesle ayıcıklı lazımlığı aldık. sonra kendimi mutfakta yer silerken buldum. hay saf kafam hayy

mısırı çooook severiz

senden başka

bu şarkıya bayılıyoruz. peşinden de hemen güle güle sana, yolun açık olsun, güle güle sana, seni tanrım korusun. göksunun mezuniyetinde duymuş, baktım söylüyor. allahım bu kadar mı kalır aklında, hiçbir şeyi kaçırmıyor, sanki beyninde bir kamera var sürekli kayıt yapan. nannesi tren gelir hoş geliri söylemiş yanında . şarkıyı söylüyor, bilmediği kısımlara gelince öğret şarkıyı diye beynimizi yiyor. bu arada eski şarkıları dinlemesine bayılıyorum. müzik zevki hiç de fena değil kuzumun...

Pazartesi, Temmuz 27, 2009

muhteşem konser...


gerçekten de muhteşem bir konserdi. funda arar bizi büyüledi. çoook güzel bir geceydi. boğaz kıyısı, muhteşem bir manzara, nefis bir ses ve bir o kadar güzel şarkılar. kocacığıma yıldönümü hediyem nasıl ama...

Perşembe, Temmuz 23, 2009

kandırdııımm

hoşuma gitti...

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?
Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi
Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı AMA yanıtı zordu, akıl vermesi basitti AMA uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:Annelik uzun zaman Alan ve günün yirmi dört saati devam Eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan DA ondan karşılığını alırsın.Yapabiliyorsa n gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...
Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...
Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, AMA aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.
Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.Kitaplardan keyif almasını.Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , AMA okumayı sevmesini öğret ona. Elbet ER ya DA geç alacaksın biliyorum, AMA mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona,sıkılıp at kendini yönlendirmeyi bulmasını.
Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar,bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...
Şartlar çok zor olsa DA yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.
Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını DA kendi doğruları üzerinden yargılamamayı. ...
Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...
Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, AMA kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.
Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.
Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...'İstemiyorum' ,'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi.
Sevdiğinde ise'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...
Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ....Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.
İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok DA kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini. ..Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini.. . Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

Salı, Temmuz 21, 2009

cümleler

unutmadan hergün yazarsam iyi olacak edepsizin söylediklerini.
hafta sonu arabada yanaklarımı okşuyor ve heryerini seviyorum diyor gözlerimin içine bakarak. kuzuuuuu
yine arabadayız, tırnaklarından canım yanıyor, ağlama öcür dilerim. ya ben seni naaapppiiimmm
dün balkondan anneannesiyle konuşurken dedesini sormuş, nannesi yok deyince çağır ahmetiii diye seslenmiş.
kuzucuum, güzelim, herşeyimm, bitanemmm, aşkımmm, ben onu nasıl seviyorsam o da aynılarını söylüyor bana.
toyiti çocuk hiyemarketi, senden başka senden başka gözüm görmez hiçbirşeyi, delisin, arkadaşım eşek, çeşitli çocuk şarkıları bu sıralar söylediğimiz şarkılar arasında. baktım oturmuş kendi kendine konuşuyor, anlatıyor. irem annanesine gitti, gizem annanesine gitti, babacık sudeleri evine götürecek. sude'yi öyle özlemiş ki. 2 gündür aklına geldikçe sudeye gidelim diye tacizde...
markette kasaya gelince kuzuya birşeyler oluyor, elimizdekileri alıcaklar sanıyor, vermem diye çıldırıyor. yine kasadayken baktım kıza bağırdı, şerefsiiizz. kızcağız ne dedi diye sorunca edepsiz dedi size dedim, kıvırdım. e bizim yaramaz bir nannemiz var.
bu arada dün kasa fobimizi biraz aştık, inkılap kitabevinden bebek koalamızı alırken kasadaki ablaya kitabını uzattı, dit yaptırdı ve aldı. sonra poşete koyalım mı diye sorunca koyalım dedi ve poşetini alıp görüşürüz diye ablayla vedalaştı. oraya bayılıyoruz, masaya oturup kitapları inceliyoruz, hangisini beğenirsek onu alıyoruz. kapısını görünce zaten kitaaappp diye bağırarak giriyor içeri zilli. umarım kitapları en az benim kadar sever...

Cuma, Temmuz 17, 2009

ve nannesiyle dedesine kavuşur...






eve gelince öyle sevindi ki kuzum, hemen odasına koştu, ayıcığım, timsahcığım, kaplancığım,...ne gördüyse sevgi dolu bir şekilde istedi. çok özlemiş evini.
ünye'yi de çok özledi ama, çatırpeteye gidelim diye kapıda çok ağladı, göksucuğum diye.

ve ünye bittiiiii


ve artık ünye fotoğrafı kalmadıııı. adsaptasyon sorunu çekiyorum. bir türlü alışamadım buraya. ben yine tatil istiyoruuuuummmm









aynı annesinin gözüüü





o güzel gözlerini yerim annemmmmm






babacımmmm







beni satıp babasına düşmez di mi!!!!!!!

üürüüüüü




küçükken çok yapardık, çiçeği zarından ayırırsın, arası yapışkan olur, burnuna alnına yapıştırırsın. horoz olursun. kimse hatırlamadı, bilmiyorlarmış. böyle çocukluk mu olur canııım, horoz bile olmamışlar. çiçeği hala horoz çiçeği diye bilirim bu arada.



uyarlarrr






sevgili annem, tatilimizin çok güzel olması için en çok savaşan insan. sabahları uyumam için kuzuyu yanımdan almaya geldi hergün. bizimki de hiç yılmadan her sabah, gelmicem gelmiceeem diye itiraz etti. ama hep ikna oldu. biz denize gidelim diye evde çok kaldı, işler hep ona kaldı. ama o hep birlikteyiz diye çok mutlu oldu. her zaman şükreden, elinde olanlardan mutluluk duymasını bilen ve bu huyunu umarım örnek alabildiğim insan. hiç şikayet etmez. babamla sürekli didişmeleri orada eğlence kaynağımızdı. özellikle sabahları. açude, göksucuğum ve dötaaan da gelince aile biraz olsun tamamlanmış oluyordu.
hep birlikte kaledibine et yemeye gittik. sonunda çay içtiğimiz semaverden eve de alsam ne güzel oluuurr. altına odun atıyorsun, öyle güzel ki. açude'yle geçtik başına çay ocağı gibi, güzel bir gün daha...