Pazartesi, Haziran 15, 2009

minder, örtü, kaşık, ne lazımsa...

masaya yemek yemek için oturmuş beklerken, ben yemeği getirecektim ki, sandalyeyi gösteriyor, poposunun altını. noldu eylül; "minder, minder" ay pardon unutmuşum. hemen getiriyorum. masaya vuruyor, noldu aşkım"örtü, örtü" hımm yemek yerken örttüğüm örtüyü getirmeyi unutmuşum. hemen seriyorum. bacağını gösteriyor , e şimdi ne var, "örtü" kendi yerken elbisesi kirlenmesin diye örttüğüm örtü! peşinden kaşık da gelince buradan ne anlıyoruz, hanımefendi yemeğini kendi yemeye karar vermiş, malzemeleri hazırlatıyor. napalım yesin varsın...

teşekkürler kocacığım...



bize çok güzel bir gün organize ettiği için aşkıma kocaman teşekkürlerrrrrrr

annesinin canıııı
















bizi o kadar mutlu ediyorsun ki kuzu, tarif edilemez. seninle geçirebileceğim her anım çok değerli. değil sensiz tatile çıkmak, sensiz bir akşam bile geçirmek istemiyorum. vicdanım sızlıyor. psikopata bağladım sanırım. annemmm...

ortaköy'lü












yani ortaköy'ün havasına bu kadar uyan elbise de bulunmaz. çoook yakışıyor herşey benim kuzuma. dün beni en az 100 kez öpmüştür. sürekli sevgi gösterisi, sarılma, öpme. bu haftayı bir geçirsek üç hafta kızımla çoook güzel tatil yapıcaz inşallah. sabırsızlanıyorum...
bu arada teknede karşımızda oturan adam uyukluyordu. kuzu bana baktı ve "adam uyumuş" dedi. emreyle birbirimize baktık, gülmekten bayılacaktık.