Çarşamba, Haziran 30, 2010

heyecanlı




  
 tatilin son gününde adrenalin yüklü bir iş yaptım, parasailing. yüreğim güm güm, ellerim halatlara yapıştı. boynumda kameram, o çekti, ben konuştum. yükleyebilmeyi isterdim ama maalesef çok yüklü. tek başınasın havada, yapayalnız. yapabileceğin hiçbirşey de yok. ama çook zevkli, heyecanlı, delice birşey. bir daha yapar mıyım, eveet

 bu da istanbul'un bize hoşgeldin karşılaması. eve gidişimiz faciaydı. tatili burnunuzdan getiririm dercesine. o kadar kolay değiiil...

huzurlu


yani bana sarılırken de bir allahın kulu fotoğraf çekse ne güzel olurdu












neredeyse 3 oldu, tokalarla münasebetimiz yeni yeni. ne heves yaptım ama...

eğlenceli














mutlu





işte biz böyle nefis bir yerde 1 hafta huzur bulduk. balıklarla birlikte yüzdük, manzaranın tadına vardık. gözümüz gönlümüz bayram etti.


tabi en büyük bayramı kuzu yaptı. orada işe gidemeyeceğimizi anladığında keyfine diyecek yoktu. her ne kadar çocuğumuzla çok vakit geçirmeye çalışsak da bu başka birşey. sabah akşam, her an birlikte olmak. 1 hafta çok az...

çok iş vardı onu bekleyen, ilk günden kolları sıvadı. e kolay değil, kazı, doldur, boşalt...


toplam ömründe yemediği kadar da abur cubur yedi, itiraf ediyorum. hatta aşkımla tavla oynayabilmek için bir kutu cips alıp önüne koydum, evet, yaptım. kötü bir anne mi oldum şimdi? yaaa 1 haftadan birşey olmaz...
hem böylelikle kendi deyimiyle tabla oynamayı da öğrendi. birbirine çarptırıcaksın, öyle diziceksin

biz geldiik

ve tatil bitti! aahhhh ne de güzeldi. biz çekirdek aile olarak çoook mutlu, eğlenceli, mükemmel bir tatil yaptık. çocukla tatil çoğuna göre yorucu ve zor, ama bize öyle iyi geldi ki. kuzusuz olsaydı  tatil zehir olurdu bu kesin. evet peşinden koşturduk, şöyle bir yatıp dinlenemedik, başbaşa deli gibi zaman geçiremedik ama bunlar yaşadıklarımızın yanında hiç önemli görünmedi bize. her anımız gülücüklerle, kuzuyla eğlenmekle geçti. sürekli bizi öpüp kokladı, sarıldı. su kuşunu kumlu denizden çıkaramadık. 4GB fotoğraf ve videoyla döndük. ama fotoğraflardan önce diyaloglar var :)

ilk kez uçaktaki basınç rahatsız etti hanımı;
-annee, uçak benim kulağımı şişiriyor, istemiyorum şişmesiniii, ne biçim uçak

uçaktan aşağıyı seyrettik birlikte;
-bak annecik, bu ada. denizin ortasında, bak üzerinde evler de var
-orada insanlar da var mı?
-evet annecik o evlerde yaşıyorlar
-anneee, adada insanlar ıslanır mı?

bodrum'a indiğimiz akşam dondurma yiyoruz, yanımıza bir köpek yaklaştı. kuzuyu görünce korktu sandım, ağlayası burnunda.
-hayır köpek hayır! (ağlama başlar) dondurmamı yemeee!!!

elinde bir bardak ODA SICAKLIĞINDA su;
-anneee, bana doktorlar soğuk su içme diyor, sen soğuk su veriyorsuuun

ve sorular, nereden aklına geldiği belli olmayan;
-anneee, balıklar nasıl uyur?
-annee, çocuklar makyac yapmaz mı?
-anneee köpeklerle karıncalar birlikte yaşayabilir mi?