Perşembe, Nisan 25, 2013

romantik film hasreti çekiyorum, duy beni yönetmen..

       Dün akşam tesadüfen cnbc-e'de ustalara saygı kuşağında "the story of us" çıktı karşımıza. aman tanrım 1999 yapımı, ne kadar da çok olmuş izleyeli. geçen zaman böyle dank ediyor bana artık, yoksa pek farkında değilim. öyle hoş geldi ki bir kez daha. izlerken empati kurmaktan alamıyor insan kendini, sevgiliyle sende böylesin işte, yok adam haklı, kadın şöyle diye yorumlardan alamadık kendimizi. aslında kadın dırdırı denen şeye inananlardanım, tüm hemcinslerimden özür dilemem, öyle çünkü :) çoğu şeyi didik didik edip, fazla ayrıntıya kaçıyor çoğumuz. bir cümleden bin anlam çıkarabilme yeteneğiyle doğmuşuz. çok fazla öyle olmadığımı düşünmekle birlikte potansiyelim var ve arada ben de gücümü kullanıyorum yalan yok.  michelle'nin duru güzelliği -ki aslında şarışınlar pek de hoşuma gitmez- bruce'nin o ince gülümsemesi, hele de final sahnesi. 


"burada bir tarih var ve tarih bir gecede yazılmıyor. mezapotamya'da ya da truva'da bir yerlerde başka şehirlerin üzerine kurulmuş şehirler var. ama ben başka bir şehir kurmak istemiyorum. ben bu şehri seviyorum. teramisin'i nereye koyduğunu, sabah nasıl uyandığını, hangi kaşın kalkıksa ne hissetiğini iyi biliyorum. biliyorsun ki sabahları ben hep sessizim ve ortalığı yatıştırırım. zaman içinde mükemmelleşen bir dans bu...
aslında düşündüğümden daha zormuş ve iyiler kötülerden fazlaymış...öylece kalkıp gidemezsin. sonra ben kalkıp yabancının birine josh'ın elleri tıpkı sen diyemem..."


ve o sırada bruce'nin öyle bir bakışı var ki, heyyyt beee! sadece seni seviyorum dedi ve sarıldı, bu kadar. erkekler, kısa ve öz. 

      Artık ne böyle hikayeler var bence ne de böyle oyuncular. hiç fırsat bulamıyorum ama bulduğumda bile gidecek film yok! nerede o "when harry met sally", "notting hill", "en iyi arkadaşım evleniyor", "kaçak gelin", "göl evi", "pretty woman", "sweet november", "teldeki kuş", "çikolata", "mesajınız var" (bakınız hepsi de romantik) ve daha birçok muhteşem film. düşündüm, acaba o zamanlar mı güzel geliyorlardı yoksa gerçekten de güzeller miydi diye. hayır, zamanımın filmi değilmiş hiçbiri, hala izlediğimde bayılıyorum..

Cuma, Nisan 19, 2013

Salı, Nisan 09, 2013

sorular sorular..

-anne, ben senin karnındayken, sen sıcak birşey içince benim de ağzım yanıyor muydu?
-yediğimiz yumurtalardan neden civciv çıkmyor?
-balıklar annelerine kızdığında ağlarsa suyun altında gözyaşı nasıl akıyor?
-anne ben nasıl oldum?
  ühhüüüü!!!

Cuma, Nisan 05, 2013

bilmiş!!!

 akşam okuldan alırken kuzuyu öğretmenine rastladım. kelime türetme oynuyoruz harflerle, eylül öyle değişik şeyler söylüyor ki, bugün bir kuş söyledi ama hatırlayamıyorum bile! hatta yardımcı öğretmen demiş ki "bizden çok biliyor vallahi". o sırada gelen kuzuya sorduk;
- neydi o hayvan sınıfta söylediğin?
-ant kondoru!
-o ne ki?
-kafası tüysüz, güney amerika'da yaşayan bir kuş!
arabada sordum, bunu da nerden çıkardın annecik, hangi kitaptan okudun diye;
-hayvan atlasımdan tabii ki, büyük kitapları okuyacağına benim kitaplarımdan okusan sen de bilirdin!

Salı, Nisan 02, 2013

özlem..

ben var ya;
ada vapurunda,  mavi minicik kasetçalarım elimde, tepemde martılar, pasparlak güneşin altında, saçlarım rüzgarda savrularak, yüreciğim kıpır kıpır, köpüren denize nazır işte bunu dinlerdim bir zamanlar..