Salı, Mayıs 24, 2011

:) güneşli bir pazar sabahı :)

piknik mi? bir daha mı? aman aman
desem deee yine giderim bu gülüşleri görmek için. çok yorulduk, peşlerinde canımız çıktı. ama değdi.
zannettim ki kocaman kızlar kendi kendilerine oynarlar, biz de şööyle bir güneşin altında boyluboyunca yatıp keyif yaparız, denize bakıp hayallere dalarız, kuş sesleri eşliğinde gazetelere göz atarız. nerdeee...
uçurtma uçuralım!
salıncağa binmek istiyorum!
hamakta salla!
balonu sen üfledin, ben üfledim...
gözlüğü ben takacaktım!

uçurtma kısmı tam bir fiyaskoydu. arada sırada mini mini esen rüzgarda koşturan iki "danacık" (kim acaba)komik görüntüler verdi. içimizde kalarak uçurtma sevdasından vazgeçtik.



eylül der hamağı hızlı salla, sude der yavaş. haydaa, hızır idi yunus idi, hızır idi yunus idi, hızır idi yunus idi... 
 
gözlük bile kıymete bindi. sen çok taktın sıra bende.
 

aşağıda da yanlış meslek seçtiğimin kanıtı durmakta,  kafama kafama bol bol vursam dönüşü olur mu acaba? 


ayyy yorgunluğun üstüne...
sırf bu görüntü bir sürü düşman sahibi yapıyor beni biliyorum.
olsun varsın kafada bir ton düşünce, yapılacak bir sürü iş, söylenecek onca söz, aranacak milyon kişi, gidilecek onca yer. kur bir hamak, kapat kulaklarını dış seslere, arada bir aç gözleri ama sadece gökyüzüne, güneşe. 
hayatı çözmüşüm ben yahu...