Pazartesi, Nisan 05, 2010

aydoş'un ağzından...

aynen aktarıyorum;

  • saldalyelerin altına kaydırmazları yapıştırıyoruz. eylül hemen kendi sandalyelerini getiriyor, benimkine de cicanneee

  • eylül seninle carrefour'a gidelim mi? oradaki oyuncaklara binelim mi? hayır ben büyüdüm, onlara çocuklar binsin!

  • ocak ayındayız, eylül balkon kapısını açıyor. niye açtın diyorum, temiz hava alıyorum cicanneee

  • dede yukarıdan konserve getiriyor nanneye. bizimki hazır, kocan sana domates suyu mu getirmiş?

  • legolarla çiftlik yapıyoruz, içindeki hayvanların nasıl yem yiyeceğini, su içeceğini anlatıyorum. cicannee bu hayvanlar benim başımın belası mı?

  • küçük hanımın odasını düzeltiyorum, sıra ayıya gelince, ay bu ayıyı da nereye koysam diyorum, laf hazır; cicanne onun adı ayı değil winnie! (pardon tabi ki)
bir tane de benden; hava kararmak üzere, bulutlar koyu gri. annee bulutlar kirlenmiş, hava kirlenmiş
sanırsın bilim adamı !

teşekkürler aydoş, sen çok iyi bir cicannesiiin

Hiç yorum yok: