Salı, Haziran 15, 2010

olmaz ki sensiz

ankara yoluna çıktığımızda sordu bu soruyu, ne kadar güldüm;

-annee istanbul'un kapısı varmı?

e aslında var, hemde birkaç tane. ama yok ki senin anlayabileceğin...
.............................


dönüş yolunda başım çok ağrıyor diye yakınırken usulca alnıma dokundu;

-annee okuyayım da geçsin

hoca mübarek
...........................


sabah kalktığı gibi koynuma girdi, yüzüme baktı;

-annee, ben bu gece rüyamda ağladığıma göre örümcek gördüm!
..............................


bir de babaannesini mest eden cümlesi var;

-babaannem benim en iyi arkadaşım!

-yerim annem seni, gel hadi arayıp söyleyelim, babaannen çok sevinir

-ama söyleyemeem

-o niye?

-benim başım ağrıyooor


keşke daha fazla kazıyabilsem beynime hepsini, hiç unutmasam. ama zaman öyle birşey ki üstüste yığıldıkça anılar, altta kalanlar fire veriyor muhakkak. işte bu sayfa bu yüzden bu kadar önemli ve değerli. okuduğunda anlayacaksın kuzum, sen bizi çook mutlu ediyorsun.

ankara'da ve dönüş yolunda yaptıklarından sonra bile! öyle kötü bir hale gelmiştik ki sevgiliyle, bir daha asla dedik, kuzuyla bir yere, mümkün değil. bir süre sonra sakinleşince birbirimize gülüverdik, biz onsuz hiçbir yere gidemeyiz ki...
ha bu arada bu sıcak günlerde biraz ferahlayayım derseniz, biz balkonda bikinimizi giyip havuz sefası yapıyoruz, bekleriz...