Cuma, Nisan 16, 2010

kurabiye canavarı

işte yine bir mutfak çalışmasında daha karşınızdayız, tatatataaaam
bugün konumuz kurabiye
tarifini veremem, sır. ama yapılışını kuzum anlatır sizlere
önce 'teyzem gibi olucam' la başlanır işe. teyze her mutfağa girişinde bir çember takar çünkü başına. ana-kız çemberlerimizi takarak başladık işimize. ha bir de teyze'nin getirdiği ve kendine de almak için gidip bir daha da bulamadığı muhteşem kalıplar lazım. tabi boğumlu eller, kocaman kara gözler ve herşeyi ben yapıcam diyen bir ağza sahip olmak da gerekiyor. yoksa boşuna uğraşma, olmaz! hayal etmek de lazım tabi, gözleri kapatıp, bu suratı nasıl yapsam acaba diyerek! haa perdaneyi de unutmayalım, bir de küçük sofra!

döke saça da olsa ortaya çıkar 2 tepsi hayvancık!
sonra ne yapıyor bu diye bakınca acayip acayip, cevap gelir yapışır;
-sevgimi atıyoruuum!
bir kere yapılan şey bir daha asla ama asla unutulmaz bizde!
sonrasında onun için en keyifli, benim için en süpürgeli kısım başlar...
pişerken bir ses gelmiştir kuzudan (yemek yemeden yedirmeyeceğimi bildiğinden olsa gerek)
-acıktım, yemek istiyorum!
hahhahhah... bir tabak yeşillik
ne fenayım!
sonu; mutluluk
birkaç tepsi daha yapardım be kuzum bu kadar sevineceğini bilseydim
ya da hergün yapalım, evet evet...