Salı, Kasım 02, 2010

eti çocuk tiyatrosu bizim için sundu; PİNOKYO

pazar günü saftirik fatoş erkenden kalkıp hazırlıklara başlar. yanlarına birkaç yedek kıyafet, kitap, su falan almak lazımdır. kuzu da uyandırılıp hazırlandıktan sonra cicianneye telefon edilir;
-hazır mısınız? gelelim mi?
-hahhahhah, saatini geri almayı unuttun sanırım, biz daha kahvaltı ediyoruz! saat sabahın körü!
sinirinden kuduran fatoş, sinirinin sevgilisine de bulaştığını görünce sakinleşmeye çalışır. gidip dışarıda birşeyler yiyerek kendilerine gelirler.
buluşan eller, kıkırdamalar vardır artık sahnede. kuzu mutluluktan araba yolculuğu boyunca aklına ne geldiyse anlatır cicianneye. ve bildiği tüm şarkılar sırayla beyinlerini delip geçerken, başka şarkı hatırlamasın ne olur diye temenniler sıralanır, yalvaran bakışlarla... 
oyuna biraz erken girilince sude canavarı annesinden aldığı "tezcanlılık" huyuyla ona kan kusturur. oyalarken annesinin burnundan gelen sütleri fatoş gözleriyle görür.


ama oyun başlayınca herkes normale döner. çünkü oyun çoook güzeldir.
pin pin pinokyo, pino pino pinokyo diyerek çıkılır. herkes çok memnun kalmıştır. en çok da anneler...


dönüşte sahil ve balık vardır.


bir de bu muhteşem manzara :)