Pazartesi, Kasım 10, 2014

söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil! o zaman yaz dedi gönül. 

küçüklüğümü düşününce yaşadığım şeylerin kareleri gelir gözüme, sepya tonunda. hepsi de güzel anılar bilir misin?  hepsi mi güzeldi yoksa kötü olanları buruşturup atıyor mu bu bünye bilemedim. ve o anların kokuları var burnumda. konu nereden geldi, aşureden işte. neden yapıyorum aşureyi diye didikleyen dostum, cevabımı buraya da yazayım da içime hepten otursun. anneciğim kocaman tencereyle yapardı da dağıtırdık iki kardeş konu komşuya. bir sürü malzeme, hepsinin çeşit çeşit dağılan kokusu, kokuyla o anki huzurun sevişmesi. kokusunu alınca eski huzurlar da geri gelir belki diyedir çabam. ya da kuzim de böyle anlatsın günü geldiğinde diye, bilmem..

babamı özledim ben, kokularla doldurdum evimi ama gelmedi. dargınım..

yaparım bilirsin!

ne mi yaptım? evi toparladım, temizledim, çamaşır yıkadım, ütü yaptım, canım çıktı canım! ben ve gezmek! sorumluluklarım var benim, anneyim..


acıdın mı bana? üzüldün mü? üzüldüysen üzüldüm :)) beni tanımamışsın yeaaa! ultra süper güçlü hatun bunları cuma akşamı yaparak cumartesiyi kurtardı, yupyup.
o hava kaçar mıydı, kaçsa bu kızın beyni havaya uçar mıydı, evde kalan kuzi zaptedilebilir miydi, kabartma tozu pastayı ne kadar kabartırdı, öhmm. sabahın köründe, arkadaşları da peşimize takarak kopardık ipimizi. kahvaltı, deniz kenarı, güneş, sükunet, gülen yüzler, huzur..
bilmem anlatabildim mi? 


pazar mı? 

işte böyle de bir hatunum yawww :)))