Perşembe, Mart 04, 2010

yavru kangurummm

yine aldık hamurları elimize

başladık mıncıklamaya
tutturdu kanguru yapalım diye. bir yavru ve anne kanguru yaptım ben de güdüsel olarak. baba yapalımmm diye bir uyarı. yaptık hemen, elimiz mahkum. yetmedi karnımıza soktuk birer ayıcık, zıpladık evde kanguru olduk. allah'tan benimle fotoğrafı yok. annem biz zıplarken bakıp bakıp cıkcıkcık...anne tanımadın mı kızını hala yaaa

eğlenceye devam

çok eğleniyoruz biz. akşam eve gidince kapıda ağzı kulaklarında zıplayan bir kuzu. beni nereye götürüceksin? bana ne aldın? bu akşam ne yapıcaz? annemle bu kadar oynamış olamam, mümkün değil. herhalde acısını çıkarıyorum. kırtasiyemde yok yok. kafamıza göre çalışmalar yapıyoruz, o istiyor ben yapıyorum şu anda. beraber yapabileceğimiz zamanlar çok uzak mı acep?
ona bakarlarken hepsinin gözünde gördüğüm şey aynı; küçüklüğüm. ananem, dayım, dedem gözlerinde öyle bir özlemle seyrediyorlar ki. ama burada da pabucumun dama atıldığını anlamış bulunuyorum. içeri girdikten uzun bir süre sonra ananem bana da sarıldı! oysa ben hep ilk gözağrısı olarak tüm torunların önündeydim, bir zamanlar!
işte o malum otobüs faciası, bahsettiğim gözleri görmek içindi. iyi ki görmüşüz...