Salı, Aralık 29, 2009

akvayyuma gittim







baktık ki bizim kızın babasının akvaryumunu görmesi gelinlik çağına falan gelebilir, bir gidip görelim dedik turkuazoo'yu. kuzu bahane, anneciğin çok göresi var akvaryumu, meraktan çatlıyor :)
fotoğraflara bakınca muhteşem görünmüyor -acemi olunca bu loşlukta çekim yapmak imkansız- ama gerçekten de çok güzel. yukarıdaki kocaman balıkla uzun uzun bakıştık mesela, o kadar ilginçti ki. kadife gibi, dokunmak istedim. altındaki süslü balık, kuzu bayıldı.hele bir tank vardı ki fotoğrafları hiiiç güzel çıkmamış ama akvaryumun ennnn güzel tankıydı. içi minnacık "nemo"larla dolu. karşısından uzun süre ayrılamadım. filmin yapımcılarına da bir kez daha hayran kaldım. hele "dori"yi görünce emre'yle koptuk. ah ah daha nasıl anlatsam. kuzu dalgıcın peşinde, "dalgıç adam" nerde anne, bulalım. yukarıdaki ilginç yengece dokundu hanım. telefonda göksu'ya anlatıyor;
-ben yengece dokundum, çok sevdim, hiç korkmadım. ben akvayyuma gittim, ahtapot göydüm, sekiz tane kolu vardı. nemolar göydüm, tünele girdim. üstümüzden köpekbalığı geçti, dişleri vardı. deniz kaplumbağası gördüm, annem fotoyafımızı çekti. kaplumbağalar evlerini sırtında taşıır. sivri dikenleyini arkadaşlarına batırmayan (ayla çınaroğlu-balık) deniz kestanesi göydüm!
ne denir ki ZİLLİ...

Hiç yorum yok: