Cuma, Ocak 07, 2011

geldikçe geliyor aklıma, biraz daha ekleme yapmalı;

oyuncaklarımız taştı, ottu, topraktı. elbisesini kendim dikerdim bebeğimin, ya da çalışırdım diyelim, en uyduruğundan.zaten bir bebek falan  alındı mı deliye dönerdik. bakmayın benim kuzunun winx'lerden barbie'lerden hoşlanmasını istemediğime. bir cindy gelmişti bana istanbul'dan, şimdi tek taş alsan ancak o kadar sevinilir

bayramlıklar (herkeste olduğu gibi) geceden başucuna serilir, içinde nasıl bir kıpırdama, nasıl bir heyecan varsa uykuya dal dalabilirsen.

köşe kapmaca, yakantop, ip atlama,  mendil kapmaca, kavunkarpuz, yağ satarım bal satarım falan vardı, hala var mı?

tadeşimi futbol maçından söküp almaya çalışmam vardı, okula geç kalmasın diye. kardeşim erkek değil!

minik silgilere yazılan aşk itirafları vardı. emoş'a gelmişti de çocuğun ağzına tıkıcaktı neredeyse, ilkokul 1...

yılbaşında hazırladığımız gösteriler vardı, kartondan meyve falan olurduk, şarkılar söylerdik. olacak o kadarı canlandırmıştık bir keresinde, bizi izleyin anacııım :))

azgınlık ya, tığ sokmuştu yanağıma tadeşim. yanağıma danteli yakıştırdı zaar

bir de bu manyak tadeşim kafası kızınca halamlara giderdi kalmaya. ama öyle normalinden değil, valizini toplayıp, günlerce...

merdivenin başından ekmek isterdik annemden acıkınca. ama uzaktan beri, kapıya çok yaklaşmadan. mazallah içeri falan çekerse : p içinde helva ya da peynir olurdu sanırım.

baharda çok güzel açardı bahçedeki vişne ağacının çiçekleri. merdivene ekmek koyardım, kuşların sesleri yakında olsun diye. hımmm, içim kokularla doldu. baharın adı geçse böyle olurum ben hala...

yazın kampa da giderdik biz, çadır kurardık devrent'te. sanki evin önü deniz değilmiş gibi. tabi daha güzel oluyordu hep birlikte. her yıl aynı cümbür cemaat. kapppkara olurduk, öyle böyle değil. karakızlar der hala abilerim bize. akşamları yere düşen çamlar toplanır ateş yakılır, patates, patlıcan, mısır közlenirdi. ateşin başında sıcacık muhabbetler, temiz hava. oradaki gece uykusu anlatılabilir mi acaba? ıııhh...

balık tutmaya giderdik sabahın köründe babamla. tadeşimin şansına oltasına hiç ama hiç balık gelmezdi. o üzülüyor diye babam çaktırmadan dolu olta verirdi de eline sevinirdi kuşum. bir kasa balık olurdu bazen, dağıtırdık tüm kampa.

kertenkele falan vardı bahçede, örümceği, karafatmayı, akrebi saymıyorum. ne hayvan dostuymuşuz, evi ilaçlamaktan anası ağlardı babamın :))

okuldan gelince annem evde değilse hemen diğer kapıları yoklardık. illa ki birine giderdik, çok normal birşeydi bu. şimdi karşı komşunun ismini biliyor musun deseler...

tuvalete gitmeye korkardım korku filmlerinden sonra, hani cuma geceleri olurdu trt1'de, karndeşen jack falan. tadeşimle giderdik. kapıda bekliyor mu beni diye sürekli konuşturmaya çalışırdım. adi, bazen bırakır giderdi beni ya da numara yapardı yokmuş gibi.

o korku filmlerinin birinde kadın yatağa yatarken altından çıkan katil kadını öldürmüştü. yatağa atlayarak girmeye başladım ve en sonunda  atlarken yatak kırıldı :))
bir sabah tadeşimi holdeki halının üstünde, halıya birşeyler fısıldarken bulmuştum. alaaddin'nin halısını uçurmaya çalışıyormuş meğer rüyasında :))

pazarları kıymalı ve çökelekli pide yapardı dedemler fırında.bir de pastırmalı yumurtalı, ama mutlaka yuvarlak. kolide gelirdi kokular saça saça. halamlar pide dolardı, kollarımızdan yağlar aka aka yerdik. beyoş, musti, sepet...yanında turşu kavurması illa. gözümün önüne sıcacık bir loşluk yayılıyor şimdi. barış manço ve pazar sineması izlenirdi o gün, annelerin elinde birer örgü.o pidenin tadını bir daha asla bulamadım...


orta kattayken biz, mutfağın camını aralık bıraktırırdı dedem hep. eve geldiğimizde ilk işimiz oraya bakmaktı, dedem küçük patismanya (pandispanya) bırakmış mı, başka neler getirmiş? hiç unutmazdı bizi, hiç. ölümünden sonra da rüyalarıma girdi çok, pıtır pıtır yürüyüp bize gelişi, gıcılarım gagalarınızı yediniz mi deyişi.

sokaklarda oyunlarla, evlerde komşularla, akrabalarla, cümbür cemaat kalabalıklarla büyüdük biz. yazık ki kalabalık yalnızlığın ortasına attık hem yavrularımızı hem kendimizi. üzülüyorum hem de çok...
yine de mutlu ediyor tüm bunları hatırlayabilmek, ya da hatırlanacak bunca güzel şeyin olması.
poli moduma geçmiş bulunuyorum, güzel bir hafta sonu bekliyor, değil mi?

3 yorum:

dilo dedi ki...

Ne yaptın sen be..Sayende odamdaki insanlar beni deli sanıyor;okurken bi güldüm bi of çektim bi gözlerim doldu sonra yine bi güldüm...
Fato ben çok üzülüyorum zuzularımıza:(

Beyoş dedi ki...

totoşum eline sağlık eskileri anlatman çok güzel bende hatırlamış oluyorum.Bu sefer beni güldürdün .Dayımda çok sizin üzerinize düşerdi her dediğinizi yapan babaydı.Şanslı cocuklardınız yine öylesiniz Çok şükür Allaha .Figoş ve Fatoş (garagızlar) sizde zeki,uslu çocuklardınız. Totoşum sizde hep birlikte oturuyorduk anne meyva varmı dedin Ayşe de olmadığını söyleyince ağlamıştın.Fatoş evlenince kocanın durumu olmaz olduya meyve alamazsanız ne yapcan dediklerinde figenin cevabı ne olmuştu.Abla ağlama sakın komşudan gidip meyve ister yersin demişti hatırladınmı çok gülmüştük. Babam sizin için gıcılar 2 kilo mandalinayı yeyip bitirmiş deyip çok güler hoşuna giderdi.Meyveyi çok sevip yerdiniz .Bir günde bir hırsla okuldan geldin anne ben ismimin fatma olmasını istemiyorum köylü ismi benim ismimi babam değiştirsin diye ağlamıştın,bu gün gibi o günler gözümün önünde daha bunun gibi neler.

Karmakarısık dedi ki...

manyaksın kızım sennn